Dünyada üretilen antibiyotiklerin yarısından çoğu hayvan yetiştirmede kullanılıyor. Burada amaç az yem ile çok kilo almalarını sağlamak. Sonuçta  kullanılan antibiyotikler et, süt ve yumurta gibi ürünlerde kalıntı bırakıyor. Bu ürünler yenildiğinde antibiyotikleri de vücudumuza almış oluyoruz. Dünya Sağlık Örgütü gereksiz antibiyotik kullanıldığında  kazanılan dirence bağlı ölümcül hastalıklarda elimizde etkin bir ilaç kalmayacağını belirtiyor. Yine bildirilen verilere göre, 2050 yılında gıda yoluyla alınan antibiyotiğe bağlı ortaya çıkacak direnç sonucu yılda ortalama 10 milyon kişinin ölebileceği tahmin ediliyor.

GDO'lu yiyeceklere gelince; hayvan besiciliğinde yem için gerekli ham madde gdo'lu mısır ve soya ithali yoluyla sağlanıyor. Fazla miktarda süt alabilmek için besi hayvanlarına doğal otlaklarda beslemeden verilen bu ürünler insanlarda kolaylıkla yerleşiyor. İşte bu kalıntılı ürünleri kullanmak en çok da çocukların sağlığına zarar veriyor.

Üretim-tüketim sürecinin sağlıklı işlemesinden sorumlu olan kuruluşlar ülkemizde görevini gereği gibi yapmıyor. Gıdalardaki toksik kimyasal kalıntılarla ilgili büyük millet meclisinde verilen önergeler gündeme alınmıyor, ret ediliyor ve asıl önemlisi soru önergelerine ilgililerden asla bir yanıt gelmiyor.

Toplumsal barışın, huzurun olmadığı bir ülkede beslenme ve gıda ile ilgili sorunları çözmek, bireyleri bu konu da aydınlatmak ve rahatlatmak mümkün olabilir mi dersiniz?