Genç bir hikaye yazarı… Bir blog açmış, orada annelik sırlarını, çocuklarıyla ilişkisini, ailede düzeni ve nice benzer bilgileri  diğer annelerle paylaşıyor. Oldukça çok da takipçisi olmuş. Ne güzel! Kadınlar bilgileniyor ve kendilerini eğitiyorlar, değil mi?

Değil !

Neden diyecek olursanız, bu blog sahibinin köşesinde yer alan şu serzenişe bir göz atın :

"O mesaj kutusu beni kahrımdan öldürecek bir gün. Yarabbi neler var, aklım almıyor. 'Kiramı ödeyemedim, para gönder' diyenler, elektrik faturası gönderenler, borç isteyenler, 'imzalı kitap yolla adres şu, evde yoksam şuraya bıraksınlar' diye emrivaki yapanlar, 'tatile gidemedim bir hafta gelip sizin evde kalalım diyoruz' diye ciddi ciddi soranlar, üstümdeki kıyafeti isteyenler. Daha neler neler?

İstemeye bu kadar alışmış, istemeyi bu kadar normal gören bir kadınlar topluluğu benim kahır sebebimdir. Yardım gönderip de, 'beğenmedim gel al bunları' diyenler çok oldu. Tablet diye ağlayan çocuk videosunu bana yaklaşık yirmi kere göndermiş bir anne hatırlıyorum mesela.."

Ne oldu da, kadınımız bu kadar aç gözlü, onursuz, gurursuz görgüsüz oldu? Ne ara ‘utanmak’ kelimesi anlamını yitirdi? Hangi anne baba, bunca –özür dilerim eski dili kullanmak zorundayım- adab-ı muaşeret kurallarından bihaber kişiler yetiştirdi?

Bir çoklarının inancının aksine, işin eğitim ile ilgisi yoktur. Kişinin ailesi de okul, medrese görmemiş olabilir. Nice değerler yetişti böyle mütevazi ailelerden…

Çoğu kadın için, çeşit çeşit yemek yapmak, evi düzenli tutmak, eşine de her gün temiz gömlek pantolonu vermek, çocuklarına ders çalışacağı sakin ortamı hazırlamak yeterli bir payedir.

Oysa bu artık, bu çağın gencini yetiştirmek için yetersizdir. 

İşin aslı, kişinin kendini yetiştirmesidir. Özellikle ve öncelikle de ülkedeki kadınların bir kalite tutturması gereklidir ki; anne olduklarında terbiyesini, görgüsünü ve düzeyini, çocuğuna aktarabilsin. 

Anne bir işte çalışmasa da, bilgi ÜRETEN olmak durumundadır.

Kısacası, ÜRETİM kelimesinin boyutsuz zenginliği karşısında, Türk kadını fakir kalmaktadır

Çağımız iletişim ve bilgi alma çağı. 

Kadın kendi ‘gelişim okulunu’  kurup, kendini aşmayı, bilgiyle donanmayı hedeflemek zorundadır.  Kısacası, ‘ev kadını’ tanımının ve sınırlarının dışına çıkaracak yolu çizmesi, elzemdir. 

Farklı alandaki bilgiler görüş açısını genişletecek, düşünce derinliği kazandıracak, beraberinde toplumsal kültür ve görgü oluşacaktır.