Yaşlılık bir gün mutlaka geliyor, istesek de istemesek de. Bu durak herkes için ve kaçınılmaz bir durak. 

Kimse yaşlanmasının nasıl gerçekleşeceğini bilmiyor ve belirleyemiyor. Şimdiye kadar hiç kimse kemiklerinin kırılganlığını, kaslarının zayıflamasını, depresif olmayı, unutkanlığı ve demansı kendi seçmiş değil. Hiç kimse eklemleri bozulsun, omurgası eğrilsin, ufaldıkça ufalsın ister mi? Ama olur işte bunlar. Önceki yıllarda kolaylıkla karşı çıkılan 'Yerçekimi Kuvveti' yaşlılık döneminde artık merhametsizce aşağı çekmekte ve düşürüp kırmakta ısrarcıdır.

Öğrenciyken tıp kitaplarından okunan, derslerde hocalardan dinlenen, sonraları kendi yakınlarımızda, çevremizde, hastalarımızda gördüğümüz  yaşlılık bulgularının gün gelir bize de uğrayacağını ve bir daha gitmeyeceğini düşünebilir miydik? Yaşlılık ile karşılaştığımızda anne ve babamız hayatta olmadığı için cephede tek başına kalırız. Öte taraf ile bu taraf arasında dayanacağımız tampon artık yoktur. İlerleyen yaşla birlikte bir gerçeğin daha farkına varılır. Önünüzde ulaşılması gereken yol artık tektir ve bu yaşamdan ayrılmaya giden yoldur.  Daha ulaşılacak umut yolları olduğunu düşünenler, böyle bir umudun olmadığını görecektir.

Bu dönemde araya girebilen sosyal sorunlar ve kayıplar kişiyi psikolojik bozukluklar içine sokabiliyor. Yapılan anketlere göre, yaşlıları ilgisizlik, hastalık ve ölüm korkutuyor. Toplumun yaşlılara karşı olan tutumunda gerçek o ki, ilgisizlik ve duyarsızlık söz konusu. Bir kısım insana yaşlılık dönemini nerede geçirmek istediği sorulduğunda %40'ı tek başına da olsa kendi evinde, %30'u ise çocuklarıyla birlikte olmak istediklerini ifade ediyor.

Yine anketlerin sonuçlarına göre, günümüz gençlerinin yaşlılara gereken ilgiyi göstermediği sonucu ortaya çıkmış. İlgi gösterdikleri sonucu ortaya çıksaydı doğrusu ya çok şaşardım!.. Önemli değil, onlar da yaşlanacaklar. Bu süreç herkes için. 

Yaşam denen öyküye veda etmeye hazırlanılan yıllarda, doğanın görkemine ve her şeye bakan gözler artık hüznü yansıtan puslu gözler olup dillerde dolanıp duranlar ise, af dileyen sözcükler olmaktadır.