Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2017'e ilişkin açıkladığı ''Yaşam Memnuniyeti Araştırmasına'' göre %61.3 olarak 2016'da kayıtlara geçen  mutluluk oranı geçtiğimiz yıl %58'e düşmüş. En çok mutsuz olanlar 45-54 yaş grubundakilerken, en mutlu olanların 65 yaş üstü olduğu kaydediliyor.

Mutluluk bütün insanları kucaklayan, her zaman canlı ve güncel özelliğini yitirmeyen bir konudur. Şu alemde mutlu olanı da var, mutsuz olanı da. Süresi değişen mutlu zamanları vardır insanların.

Mutluluğun bir formülü var mıdır? Bu konuda elbette çok şey söylenebilir. Konfüçyüs'ün formülü pratik gibi. Ona göre mutluluk ''İnsanın içinde bulunduğu yaşamdan zevk alabilmesidir.''

Çalışarak, sabrederek, başarıya ulaşarak mutluluğu yakalayabiliriz. Bir diğer önemli nokta da, mutlu olmaya insanın  niyet etmesidir.

Atatürk: ''Mesudum, çünkü muaffak oldum'' dememiş miydi? Bir çok düşünür de mutluluğu başarıda bulmaktadır. Sorumluluğunu bilen, yaşamını bir düzene koyanlar mutlu olurlar. Belki de insanların önemli görevlerinden biri mutlu olmayı becerebilmesidir.

Mutluluğun kollektif bir durum olduğunu da söyleyebiliriz. Hiç kimse kösesine çekilip mutlu olamaz, tek yönlü olan bu durum yanlıştır. Her şeyi gören Yüce Güç (Tanrı) kişinin kendi mutluluğu ile bir köşeye çekilmesini doğru bulmaz. Kimseye faydası olmayan, başkalarının iyiliği için çalışmayan, bir işe yaramayan insan mutlu olabilir mi?

Paylaşım mutluluğu artırır. B. Roussel'in dediği gibi ''Dünyada mutlu dediğimiz insanların en belirgin özelliği kendilerinde yaşama sevinci olmasıdır.''

Sonuçta dileyip de alamadıklarımızı gözümüzde büyütmektense elde ettiğimiz her şeyin çok önemli olduğunu kabul etmeli ve mutlu olmalıyız.

Aslında gerçek mutluluk insanların birbirini sevmesinde, aralarındaki bağın kuvvetlenmesinde. Mutsuzluk ise kin, düşmanlık ve çözülmededir.