Sanal ortamda güzelim kıyılarımızın eski- yeni fotoğraflarını yayınlıyor isyan ediyorlar: Yazık oldu! Vah ki Vah! 

Gerçekten de ormanlar yok, yeşil yok, … Doğa katledilmiş, denizlerin önü sahiplenilmiş. Dağ taş ev. 

Kuşadası öyle. Bodrum çoktan bitti… Ayvalık, Fethiye, Ören, Akbük, Didim… Nefes alacak yer yok.  İnsanlar,  şehirlerdeki dar sokaklı, dip dibe apartmanlardan kaçıyor,  bu kez de müstakil ev diye aynı şartlarda, bitişik nizam üst üste yığılmış evlere koşuyorlar. Kimin ne pişirdiğini, yediğini, nasıl eğlendiğini ya da kavga ettiğini bir kulak mesafesinden gördükleri dinledikleri ortamlara. 

Neyse. Tatil de onların, yaşam da ama,  o evi aldıkları şartlara bakalım bir de ?  

Bu  evi biraz büyütmek için hangi numaralara kalkıştı, manzara görmek için kaç ağaç kesti? Kat müsadesi yokken, kimler çatıyı yükseltip, genişletip çocuklarına daire yaptı? Bahçeyi, terası büyütmek için kimler yoldan çaldı?  Kimler kanuna aykırı olarak,  çıkmaların altını kapatıp yer kazandı, bu arada komşusun deniz görmesine engel oldu?

Sitemizin özel plajı var dediler de, bayılmadık mı ? Dışarıdan kimse alınmıyor diye övünmedik mi? Şimdi kalkıp hangi hakla, halkın sahili kapandı diye otellere özel işletmelere ver yansın ediyoruz?

……

Benim önceleri bir Yapı  Denetim şirketim vardı. Yüzlerce proje işi yaptım. Kapımdan,  projeye  dışı büyütme, yükseltme, değiştirme, kanuna aykırı alavere, dalavere istemeyen, tek bir  kul girmedi.  Projesine göre iş yapmak isteyen hiç çıkmadı. Olduysa da tek tük; inşaat sonrası döküp bozup yine bildiklerini okudular.   

Bu kişiler yabancı değil… Bu kişiler biziz. Eşimiz dostumuz komşumuz, akrabamız ve tüm çevremiz. Herkes.

…..

Sözümona ‘çok sıkı denetlenen’ Boğazın ön görünümünde bulunan  eski evi  büyüterek ve yükselterek tadil etmek için çalmadık kapı bırakmayan bir hakim beye şöyle dedim:

Benden suç işlememi istiyorsunuz. Bunu siz isterseniz, ben diğerlerine nasıl laf geçiririm? ‘’ Hakim bey bana bozuldu. İşi bende aldı, adamını bulan bir başka firmaya verdi.

Ahh. Vah etmeyin, etmeyelim.

Bu ülkeyi bu hale –her yönden – biz getirdik. Ben suçumu bilip susuyorum. 

Ya siz?