John Lennon’a okulda öğretmeni sorar; ‘Büyüyünce ne olacaksın?’. Cevap verir, ‘Mutlu olacağım’ der. ‘Sen soruyu yanlış anladın herhalde’ der öğretmeni.

 

-‘Hayır, siz hayatı yanlış anlamışsınız’ der.

 

Hikâye doğru mu bilmiyorum ama böyle anlatılır ve benim de hoşuma gittiği için paylaşmak istedim.

 

Geçen gün Çağdaş’la sohbet ederken ‘çok mutsuzum, yıprandım resmen bu sene anne’ dedi. Çağdaş benim küçük oğlan, hani hep, 3,5,7’li yaşlardaki anılarını anlattığım oğlum. Şimdi 14 yaşında ve 8. sınıfta. Girmesi gereken bir sınav var ve sanırım bu yaşta bu yükü kaldırmakta zorlanıyor. Tüm akranları gibi…

 

Mutluluk…

 

Nerden nasıl geldiğini, bazen kaybolup nereye gittiğini bilemediğimiz ama yaşadığımız sürece elde etmek için uğraşıp durduğumuz bir soyut kavram.

 

Böyle karmaşık bir o kadar da popüler konuya akademik dünya da kayıtsız kalmamış tabii. Psikiyatrlar, nörologlar, sosyologlar, epigenetik uzmanları ve akla gelebilecek insanla uğraşan tüm bilim dalları kendi çerçevesinde incelemiş ve değerlendirmeler yapmış.

 

Şöyle ki; insanın içinde bulunduğu evreni kuşatacak çapta fikirleri var. Eğer bu zihni bir hedefle, bir düşünceyle meşgul edemezsek kafanın içinde şiddetli bir gürültü başlıyor. Kendine bile tahammül edemez hale geliyor.  Burası neresi? Ben kimim? Ve neden varım? Türünden sorular akılda at koşturmaya başlıyor.

 

İnsanın var olan merak duygusunu harekete geçirip, üreten insana dönüşmesi gerekiyor.

 

Örneğin; insanın mutlu olabilmesi için kendini gerçekleştirmesi lazım. Günlük hayatta hepimizin bir sürü sıkıntısı, problemi var. Ama üreten insan mutlu. Neden? Çünkü onaylanıyor ve kabul görüyor yani kendini gerçekleştirmeyi yakalayan insan mutluluğu da yakalıyor.

 

İnsanın hayata bakışı ve beklentileri oldukça önemli.

 

Çocuklarımızın geleceğini düşünürken, liseye geçiş sınavı, üniversite sınavı kadar onların zihinsel donanımlarını da düşünmek gerek. Bu kaotik dünyada zihinlerini meşgul edecek doğru hedefler vermemiz lazım. Bunu da hep eğitim sisteminden beklememeli anne- babalar olarak kendi sorumluluğumuzu bilmeliyiz.

 

Çocuklarımıza hissettiklerini tanımlamayı ve adlandırmayı, kendisine anlamlı hedefler bulmayı ve sahip olduklarına şükretmeyi öğretmek en önemli işlerimizden olmalı.

 

Gelelim bize, Çağdaşım hissettiğini ifade etmeyi öğrenmiş demek ki ‘yıprandım anne, çok mutsuzum ’diyebildiğine göre.

 

Geriye kaldı 2 Haziran’ da gireceği liseye geçiş sınavı…Bakalım iyi geçerse mutlu olacak mı?

 

Mutluluk ve mutluluğu besleyen ya da yaralayan unsurlar saymakla bitmez sanırım. Biz de kendilerini her yerlerde arıyoruz. Bazen kitaplarda ipuçlarını buluyoruz. Çünkü bana göre, okumak ve öğrenmek de ciddi bir mutluluk kaynağı, onun için bir kitap önerisiyle bitirmek istiyorum.

 

Kitap, ‘İnsanın Anlam Arayışı’Victor E. Frankl.