Mutluluğun engellerinden biri ümit kırıcı olan ölüm korkusudur. Çiçeron yaşlılığın sorunlarını dört grupta toplamıştır. Bunlar; çalışmaktan uzaklaşmak, bedensel çöküntü, zevk yoksunluğu ve ölüme yakınlıktır.

'Yaşlılık' adlı yapıtını altmış iki yaşında yazan Çiçeron bir yıl sonra kafasının kılınç ile kesileceğinden habersizdi. Roma İmparatorluğunun bir zamanlar en ünlü kişilerinden olan bu düşünür dört bölümde topladığı yaşlılık sorunları üzerinde uzun uzun düşünmüş ve ayrı ayrı zamanlarda yorumlarını derinleştirmişti.

Yaşlıların yapacağı işler yok mudur? sorusuna Çiçeron  şöyle bir yorum getirmişti.

''Yaşlılar gençlerin yaptıkları işleri yapamazlar. Ancak çok daha önemli ve değerli işler yapabilirler. Bunlar düşünsel güçle yapılır ve yaşlılık bu gücü artırır. Yaşlandıkça belleğimizin gücünü yitirdiği sanısı doğru değildir. Bu dönemde  bireyin elinde olan bu gücü kullanması gerekir.''

''Yaşlılar aşırı zevklerden yoksundur. Gençler kadar olmasa bile yaşlılar da aşırıya kaçmayan zevklerden yararlanabilirler. Eğitim ve bilgi ile beslenince insana istediğini yapması için gereken zamanı verir yaşlılık.''

'' Yaşlılık ölüme yakındır dense de, hangi genç akşama kadar yaşayabileceğini ya da yarınının nasıl olacağını bilebilir? Elmalar hamken çekilip kopartılır, olgunlaşınca kendiliğinden düşerler. Önemli olan yaşama doymuş olmaktır.''

''Tanrılardan biri bana çocukluğuma dönmemi bağışlasaydı bütün gücümle direnirdim. Yarışı bitiren at, koştuğu yolun öbür ucuna dönmek istemez. Yaşadığıma pişman değilim. Boşuna gelmediğimi biliyorum, ömrümü gereği gibi geçirdim'' derken  olabildiğince dolu dolu ve de olabildiğince olumlu yönleriyle tanımlıyor yaşlılığı Çiçeron denebilir.