Haziranda Ölmek Zor…
“Sokaktayım
Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
Yaralı bir ÅŸahin olmuÅŸ yüreÄŸim
Uy anam anam
Haziranda ölmek zor!” H.H. Korkmazgil...
Orhan Kemal tedavi için gittiÄŸi Bulgaristan’da 2 Haziran 1970’te yaÅŸamını yitirdi. Kapıkule sınır kapısına getirilen cenazesi eski arkadaÅŸları tarafından burada karşılandı ve İstanbul’da topraÄŸa verildi. Åžiirle baÅŸladığı edebiyata, Nazım Hikmet’in yönlendirmesiyle düz yazıyla devam etti.
Anadolu’nun ve sevdanın ozanı Ahmed Arif 2 Haziran 1991’de aramızdan ayrıldı. Åžiirlerinde insanın içine iÅŸleyen bir yan vardı. Hep bizi bizden daha iyi anlattı. Yazdığı her satırda bizi duvardan duvara savurdu. Memleket ve aÅŸk ÅŸiirlerini ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’ isimli kitabında topladı. Dizeleri, Zülfü Livaneli ve Fikret Kızılok’un sesiyle notalara döküldü.
“Terk etmedi sevdan beni
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip can suskun,
Can paramparça”
Ve bu dünyadan Nazım geçti…
3 Haziran 1963 sabahı kapıya bırakılan gazeteleri almaya gittiÄŸinde kalbi durdu. Karısı o dakikaları ÅŸöyle anlatır;
“Koridora fırladım ve askılığın yanında gördüm seni. Sırtınla kapıya yaslanmış, bir bacağını Türk usulünce altına almış, ötekini hafifçe ileriye uzatmış oturuyordun. Beyaz ve alışılmadık ÅŸekilde sakin yüzünün anlatımından daha ilk saniyede anladım ölmüÅŸ olduÄŸunu.”
Nazım Hikmet Novadiçi Mezarlığı’nda, Turgenyev, Çehov ve Gogol’la birlikte yatmakta hala.
“Seviyorum seni
Ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleri ateÅŸler içerisinde uyanarak
AÄŸzımı dayayıp musluÄŸa su içer gibi”
Ahmet HaÅŸim 4 Haziran 1933
Uzun süredir kalp ve böbrek rahatsızlığı olan Ahmet HaÅŸim o gün öÄŸleden sonra birden yatağından fırlar. Yeni evlendiÄŸi eÅŸi, çıplak ayakla yere bastığını görünce ayağına terlik vermek ister. HaÅŸim terlik giymenin sırası olmadığını söyleyerek yataÄŸa düÅŸer, ölmüÅŸtür…
Giderken bize de ‘Merdiven’ gibi unutulmaz dizeler bırakmıştır.
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneÅŸ rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Cahit ZarifoÄŸlu 7 Haziran 1987
‘Yedi güzel adam’dan biriydi o. Åžiire tutkun, Cemal Süreya’ya hayran.
“Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle”
ZarifoÄŸlu, 47 yaşında kansere yenik düÅŸtü ve bir haziran günü onu bizden aldı.
Ahmet Muhip Dıranas 27 Haziran 1980
Åžiirlerini biliriz ama resimde de iddialıydı. Fahriye Abla ÅŸiiriyle akıllarda kaldı ancak, “Hoyrattır bu akÅŸam üzerleri” unutulacak dizeler deÄŸildi. Bir de 16 yaşında ilk kez edebiyat öÄŸretmenimden duyduÄŸum;
YeÅŸil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi,
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut saçlarımda çiÄŸ.
Satırları vardır hep aklımda, kalbim karardığında içeriye ılık ılık sızan.
Sadece bu kadar mı haziran kayıpları…
Müzikte sentez yoluyla kendi tarzını oluÅŸturan, Türk müzisyen, söz yazarı, Karadeniz’in güzel çocuÄŸu Kazım Koyuncu, 33 yaşında hayatının baharında, kanserden hayatını kaybetti.
“İşte gidiyorum
Bir ÅŸey demeden
Arkamı dönmeden
Åžikâyet etmeden
Hiçbir ÅŸey olmadan
Bir ÅŸey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum”
Söz yazarı Barış Pirhasan’dı ama giderken arkasında bize bu duygu yüklü dizeleri o bıraktı.
Haziran kayıpları saymakla bitmez ki. Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler. Ella Fitzgerald, Jazz müziÄŸin tatlı sesi, uyumakta güçlük çektiÄŸim gecelerde kulağıma fısıldayan kadın. O da bir haziran kaybı.
Ahh… Birde benim dönüp dönüp okuduÄŸum, kitaplarındaki ince mizaha ve hiç evirip çevirmeden yaptığı eleÅŸtirilere hayran olduÄŸum adam, Portekizli yazar Jose Saramago. Evet, o da bir haziran kaybı.
Nokta ve virgülden baÅŸka noktalama iÅŸareti kullanmadan yazan, bana göre de bu ÅŸekliyle dahi her ÅŸeyi muhteÅŸem anlatan yazar. KörlüÄŸü bir metafor olarak kullandığı “Körlük” adlı romanında modern insanın yarattığı dünyaya eleÅŸtirisini dile getirmektedir.
Kitap,
Bakabiliyorsan; Gör
Görebiliyorsan; Bak
Sözüyle baÅŸlar, arkasından gelen “Görmek” adlı romanı bir nevi “Körlük” adlı romanının devamı gibidir. Nobel ödüllü yazarın yazdığı her satır okunmaya deÄŸer.
Bugün 24 Haziran 2018
Bulutlu bir gökyüzünün altında, her ÅŸeyin bir vadesi olduÄŸunu düÅŸünüyorum. AÅŸkın, sevdanın ve ömrün. YaÅŸam elimize verilmiÅŸ bir kum saati gibi adeta. Süre dolunca hepsi bitiyor. Ölüm tüm bunlardan farklıdır elbette. Geride soru iÅŸareti bırakmaz. Ayrıca her kayıp ölümle de olma bazen ölmeden de kaybederiz.
Yaz mevsimini müjdeleyen bu güzel ayı ne de karamsar anlattım deÄŸil mi? Ama benim için güzel olan bir yanı var ki paylaÅŸmadan geçemeyeceÄŸim. OÄŸlum ÇaÄŸdaÅŸ…
1 Haziran’ da geldi bana, onun doÄŸum günü, yazın ilk günü. ÇaÄŸdaÅŸ’a ve haziranda doÄŸan tüm yavrulara saÄŸlıklı ve uzun ömürler olsun.
İyi tarafından bakalım yine de, haziranın götürdükleri gibi getirdikleri de var. Ayrıca götürdüklerinin bizde bıraktığı unutulmaz duygular…