Malazgirt /  26 Ağustos 1071

 

Bizans ordusu

 

200000 asker

 

Selçuklu ordusu

 

50000 asker

 

“Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe dönebilirler”. Sultan Alparslan

 

Türk ordusu kendisinden asker ve cephane yönünden kat kat fazla olan Bizans ordusunu ‘Hilal taktiği’ uyguladığı savaşta büyük hezimete uğratarak

 

Malazgirt Meydan Muharebesi ile Anadolu denen cennetin kapılarını Türklere adeta sonuna kadar açmıştır.

 

26 Ağustos 1922 / Büyük Taarruz Başkomutanlık Meydan Muharebesi

 

Paşalar onun arkasındaydılar.

 

O, saati sordu

 

Paşalar “Üç” dediler.

 

Sarışın bir kurda benziyordu

 

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

 

Yürüdü uçurumun başına kadar;

 

Eğildi, durdu.

 

Bıraksalar

 

İnce uzun bacakları üstünde yaylanarak

 

Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak

 

Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı…

                               Kuvayı Milliye Destanı/ N. Hikmet

İsmet Paşa tarafından yönetilen Eskişehir ve Kütahya muharebelerini kaybettik. Haber hemen Atatürk’e ulaştı ve Atatürk cepheye geldi. İsmet Paşa büyük bir üzüntüyle karşıladı Atatrk’ü ve “her şey bitti, kaybettik” dedi.

Atatürk gülümsedi ve “şimdiden kazandın” dedi. İsmet Paşa, ne diyor diye düşünürken, Atatürk; “haritaları açın” dedikten sonra İsmet Paşa’ya ‘orduları Sakarya’nın doğusuna çekin’ dedi. İsmet Paşa şaşkın! Olur mu öyle şey demeye kalmadan Atatürk, ‘Ben yüz kilometre nereye çekiliyorum? Kendi vatanımda, Papulas yüz kilometre benim peşimden gelecek, üstelik benim halkımın içinden geçerek gelecek, morali bozulacak, ikmal yolları uzayacak bırak gelsinler.’

 

Ordumuz geri çekiliyor,

 

Yunan ordusu Sakarya’ya geliyor,

Sakarya Meydan Muharebesi başlıyor.

Atatürk, Fevzi Paşa, İsmet Paşa, hepsi oradalar.

Haberler geliyor cepheden o tepe düştü bu tepe düştü, en son Çaltepe düştü. Çaltepe çok kritik bir yerdi. Artık savaş bitti, kaybettik diye düşünürlerken, Atatürk düşünüyor ve taktik değiştiriyor. “Her birlik kendi savunmasını yapabildiği yere kadar geri çekilsin, diğer birlikler ne yapıyor bakmasın” diyor. Bu emir gidince tüm ordu şaşırıyor bir yanlışlık mı var diye… 

Yunan ordusuna da bu haber gidiyor. Cephe yarıldı, Türkler artık geri çekilecek diye tam 22 gün bekliyor Papulas. Fakat bir türlü Türklerin tamamen çekildiği haberi gelmiyor. Diğer taraftan Türk cephesinden gelen raporları Atatürk hasta yatağında dinliyor; “Yunanlılar birlik getiriyor” diyor raporda. Atatürk “İsmet Paşa’ya gidin, zaferini tebrik edin” diyor, raporu okuyan Binbaşıya. Hepsi telaşla geliyorlar. Haberi getiren Binbaşıyı, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa’yı şaşkınlık içinde bırakarak diyor ki Atatürk, “Papulas birlik getirmiyor, birlik kaydırıyor”. Bunu söyleyebilmek için tüm cepheyi ezbere bilmek gerekir, biliyor elbette. Paşalar bu haberi duyunca seviniyor, ordumuzla burada kalalım artık diyorlar. “Hayır” diyor Atatürk, “Savaş burada kazanılır, yarın vuruyoruz”. 

Türk Ordusu, bu emir üzerine vuruyor, kazanıyor.

Artık Kurtuluş Savaşı’nın seyri değişmiş, Sakarya Zaferi yok olmanın kıyısındaki bir milleti ayağa kaldırmıştır. Bu savaş sonrası Yunanlıların Ankara’yı alma ihtimalleri suya düşmüş ve rivayete göre öyle hızlı geri çekilmişler (kaçmışlar ki) Türk ordusu kovalamaktan yorulup, keşke biraz durup savaşsalar, kovalamaktan yorulduk demişlerdir.

İşte deha, işte lider…

Başkalarının görmediğini görmek, düşünmediğini düşünmek, Atatürk’ün bu savaşta aldığı kararlar ancak bir dâhinin, gerçek bir askerin ve bir vatan aşığının alabileceği kararlardı. Hiç ümitsizliğe düşmedi, korkmadı, yılmadı ve Türk halkıyla sırt sırta vererek, Malazgirt zaferiyle yurt edindiğimiz Anadolu topraklarını bir kez daha düşman elinden aldı.

Ağustos ayı Türkün tarihinde zaferler ayı, ta 1071 den bugüne; Malazgirt, Mohaç, Sakarya Muharebeleri.

Vermeyiz bu toprakları kimselere, veremeyiz, üzerimize gelmeyin Türk’ün Ağustosu bitmez…

Malazgirt’ten Sakarya’ya… Kutlu olsun.