Vaktin zamanında Maveraünnehir civarında kör bir adam yaşıyordu. Bu zavallı adam evrenin güzelliklerini, harikalıklarını ve mucizelerini göremediği için o kadar çok üzülüyordu ki sonunda gönlü de gözleri gibi karardı. Kederi arttıkça arttı ve akıttığı gözyaşları dillere pelesenk oldu. Onun bu kara bahtı için şairlerin düzdüğü güfteler, bestekarlarca bestelenip, hanendelerce okuna okuna nihayet memleket sınırlarını aştı. Çok uzak ülkelerden birinde yaşlı bir sihirbaz, Pazar yerinde ağlayan sızlayan bir kalabalık görünce, merak duygusuyla aralarına karıştı ve kör adamın kaderini dile getiren türkülerden birini okuyan hanendeyi o da dinledi. Gönlü o kadar kabardı, hisleri o kadar coştu ki bir yolunu bulup o zavallıya görme gücü kazandırmaya karar verdi. Sarayına giderek papağanına tez zamanda uçup körü bulmasını ve ona davet mesajını iletmesini söyleyerek kuşunu gökyüzüne saldı. Papağan uçup gitti ve o sırada evinin bahçesinde ağlayan kör adamın kafasına kondu ve ona sihirbazın davetini iletti. Görme umudu yeniden canlanan zavallı da, omzunda kendisine yolu tarif eden papağan olduğu halde, demir asa, demir çarık yollara düştü ve sonunda sihirbazın sarayına vardı. Sihirbaz ona bir camgöz verdi. Zavallı adam, efsunlu sözler söylenir söylenmez bu gözle görmeye başlayacaktı. Adam gözü aldı ve efsunlu söz sihirbazın ağzından çıkar çıkmaz gözün gördüğü her şeyi görmeye başladı. Fakat yol yorgunu olduğu için sevincini tam anlamıyla belli edecek durumda değildi. Bu yüzden sihirbaz onu sarayında kırk gün ağırlamaya karar verdi. Gelgelelim, sihirbazın güzeller güzeli karısını görünce aklı başından gitti. Günler ve gecelerce kadını düşündü taşındı. Sonunda sarayın hamamına gidip kadının yıkanacağı kurnanın üzerine fark edilemeyecek bir yere sihirli cam gözünü koydu ve derhal odasına geri döndü. Kadın o sırada, içeride kendini seyreden sihirli bir göz olduğunu, dolayısıyla adamın o anda göğüslerini ve mahrem yerlerini görmekte olduğunu bilmeden hamama girip yıkanmaya başladı. Böylece kadını doya doya seyretti. Ne var ki sihirbaz bu işi farkına varmıştı. Bu yüzden adamdan gözü geri istedi ve onu kovdu. Fakat adam, ne kadar uzakta olursa olsun, o sırada sihirbazın sarayında olan gözün gördüğü her şeyi görmeğe devam ediyordu. İntikam almaya karalı olan sihirbaz, tellallar bağırtıp dünyanın en çirkin, en gudubet en paspalını buldu ve ressama bu kadının resmini yaptırdı. Resmi bir odaya koyup gece gündüz aydınlık kalması için üstüne bir fener astı ve tam önüne de o sihirli gözü koydu. Sonunda nankör adam, ömrü boyunca bu gudubet, çirkin acuzeyi seyretmek zorunda kaldı ki bu da kör olmaktan bin beterdi.

Ne kadar zor böyle bir hayat sürenlere.

Işık ve sevgiyle kalın!