Yaşam olabildiğince güzel, dünya da öyle. Bir tek hastalık, bir tek problem var bu yeryüzünde, o da: 'İnsan.' İnsandan yana rahatsızlık çok şu sıralar. Bazen öyle insanlar görüyorsunuz ki, yaptıklarından dolayı insanlığınızdan utanıyorsunuz.

Adana'da bir otel odasından kendini aşağı atan bir kadını tepkisiz, duygusuz seyreden insanları görünce, haberi okuyunca: ''Batsın artık bu dünya, yeter!'' diyebilecek bir noktaya geliyorsunuz.

Bu seyir (!) sırasında bir kadının elindeki tostunu meyve suyu ile birlikte yemeye devam ettiğini okuyunca bu kişinin ne denli duyarsız, hissiz, ruhsuz, kişiliksiz ve gerçekten insan olup  olmayacağını sorguluyorsunuz.

Sorguluyorsunuz da,  sonuçta bir cevap bulamıyorsunuz... Bu seyir sırasında orada bulunanlardan hiçbirinin suratında endişe, üzüntü, korku yok. Adeta bir film seyrediyor gibiler!..

Biz nasıl bir toplum olduk? Bizi bu duruma getiren nedir? Sorumlular kimler? Ve sonuçta nereye gidiyoruz?Toplumdaki sıkıntıların önde gelen nedeni, işte sayıları gittikçe artan ruh sağlığı yerinde olmayan bu tiplerin varlığı. Bunlarla birlikte olmak, birlikte yaşamak herkesi, hepimizi kaygılandırıyor.

Yazılı ve görsel medyanın tüm kötülükleri her gün bizlere bir film gibi izletmesine ne demeli? Bu da bir başka felaket. Bu durum önlenmeli ya da düzeltilmeli ama nasıl?Artık hiç kimse hiçbir şey için uğraş vermiyor. Duyarsızlık, boş vermişlik, umursamazlık dorukta. İdeoloji, ilke diye bir şey yok. İnsanların tek tanrısı var o da: 'Para...''