Şamanizm'e göre, yalnız insanların değil tüm canlıların tek bir yaratanı vardır, o da Tanrıdır. Ortaçağda  Şamanizm'i yaşayan Türklerin  Anadolu'ya geldikten sonra İslamiyet'i seçmesi oldukça geç bir süreci kapsamaktadır.

Müslümanlığı kabul ettiklerinde de  tam anlamıyla Araplaşmadıkları, Şamanizm sayesinde Müslümanlığa farklı bir bakış açısı getirdikleri söylenebilir.

Arap Müslümanların mezar taşı yoktur. Şamanizm'den gelen Müslümanlar ise yarattıkları mezar taşlarıyla kabirlerini süslemişlerdir. Selçuklu mimarisinde kullanılan sekizgen şekiller bir rastlantı değildir. Atatürk'ün naaşı da bir sekizgen içerisinde olup etrafında tüm illerden, Selanik' ten, Kıbrıs ve Kore şehitliği ile Süleyman Şah türbesinden getirilen topraklar harmanlanarak  bir vatan toprağı oluşturulmuştur.

Sekizgen Türk mitolojisinde  sonsuzluğu ve ölümsüzlüğü simgeler. Yine Şaman ritüelleri arasında yer alan kötülüklerden arınmak için ateşten atlama, dualarla kurşun dökmenin Müslümanlıkla bir ilgisi yoktur.

Temiz olmak, su ile arınmak, su gibi gidip dönmek hep Şamanizm'den gelen önemli ve geçerli Türk gelenekleridir.

Müslüman Türklerde ''Allah korusun!..'' diye tahtaya vurmalar bu dindeki uygulamalardan günümüze taşınan örneklerden biridir.

Kadına saygı, kadın-erkek eşitliği, büyüklere ve özellikle anneye  gösterilen özen Şaman dininin içinde yer alan değişmez ve vazgeçilmez unsurlardır.

Arap Müslümanlığında olmayan bir çok güzel uygulamaların Türklerde olması onlara daha önceki bu dinlerinden kalan en önemli ve en değerli özelliklerdir denebilir.