Kasım ayı, büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılarak sonsuzluğa geçtiği on kasımları içinde bulundurduğundan çok özeldir benim için.

Her 10 Kasım günü nerede olursam olayım, gözlerimi gök yüzünün sonsuzluğuna çevirip saygı duruşunda

bulunur, çalan sirenleri dinlerim.

Bu gün yaşadıklarımıza, yaşatılanlara bakılınca ne büyükmüş, ne erişilmez ve yüce bir insanmış Atatürk meğerse. Onun olağanüstü bir güçle yaptıklarının  mirasına konulacak, sonra da O'na dil uzatılacak ve dil uzatan kirli insanlar ise özellikle korunacak. Hiç bir canlıda bu kadar kin olmaz, olamaz!..

Toplum olarak bu tipteki insanları nerede sakladı acaba ülke şimdiye kadar? Gerçek ulussever ve vatanseverler yıllardır bu soruya cevap arıyor.

Bu gün ne isterdim ben?..

Çoğu yaşamda olmayan Cumhuriyetimizin ilk eğitimcileri o unutulmaz öğretmenlerin tekrardan gelip Anadolu'ya yayılmalarını ve oraları aydınlatmalarının isterdim.

Lozan'ı eleştirmeye kalkan, sömürge olmayı gen yapısında taşıdığı için bunu dile getiren  vatan hainlerine Sevr'in gerçek yüzünün ezberletilmesini isterdim.

'in dağlarında açan çiçeklerin yurdumun tüm dağlarında açmasını isterdim.

​Atatürk dönemindeki huzur, kardeşlik, beraberlik ve ülke sevgisinin yeniden yaratılmasını ve topluma özellikle yerleştirilmeye çalışılan kin ve nefretin yok olmasını isterdim.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yabancıların hayranlıkla söz ettikleri reformlarının, devrimlerinin genç kuşaklara artık beyinlerinden silinmeyecek şekilde anlatan bir eğitim sisteminin olmasını isterdim.

Avrupa'da, Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde bile kadına seçme-seçilme hakkı verilmemişken, Türk Kadınına O'nun tarafından verilen bu hakkın her an hatırlanıp, hiç unutulmamasını isterdim.

10 Kasım günü genç kuşakların ellerinden tutarak Anıtkabir'de Ata'nın huzurunda olmayı ve günü orada sonlandırmayı ne çok isterdim.