Doğruyu ve değerleri yüceltme zamanından giderek uzaklaştı uygarlık. Adı uygarlık ama nasıl bir uygarlık! Daha çok bilgilenme, daha çok öğrenme sayesinde herkes kendi doğrusunu oluşturdu ve ortak değerleri ve ortak doğruları bulmak güçleşti. Siyaset ve politikanın bu konudaki aşındırıcı ve ayrıştırıcı etkisini de unutmamak gerek. Elbette ki bu bozulmanın da sonu gelecek ve gerçek, doğru ve uygun olan yeniden ortaya çıkacaktır. Tarihin tekerrür yani tekrarlama döngüsüdür bu ve kaçınılmazdır.

Kişisel hırslar, kibirler öne çıkmış, adeta bir yanlışlık zinciri ile kaplanmıştır dünyamız.

Yenisini bulmak ya da kaybedilmiş şeyleri geri kazanmak zorlaşmıştır.

Neler yapılabilir?

Bunun üzerinde durulmuyor hiç. Oysa ki doğrulara o kadar çok ihtiyacımız var ki şimdi.

Eflatun, İbn-i Haldun, Farabî, Tevhidî, kant çok haklıydılar. Onların göstermek istediği yoldan o kadar uzaklaşılmıştır ki!

Ve şimdi yeniden, onların izinden ve yine onların kaldığı yerden başlama zamanı giderek yaklaşmaktadır.

Doğru düzgün olmayanların tercih edilmeyeceği günlere doğru ilerliyoruz. Uygarlık bu büyük buluşmayı mutlaka yeniden kucaklayacak ve doğrunun, iyinin, güzel ve anlaşılır olanın dönemi başlayacaktır.

Etik ve ahlâklı bir insanın nasıl bir yönetici olması gerektiğini, nasıl bir düşünür ve öğretmen olması gerektiğini yeniden göreceğiz.

Akıl ve vicdanın ötelenmediği, yalanların doğrunun o güçlü etkisi altında un ufak olduğu bir dönem.

Şimdi durup düşünme ve hep aynı şeyleri tekrarlayanların, iki yüzlülüğü parlak bir gelecek gibi görenlerin kendilerini doğru olana bırakma ve bunu kabul etme zamanıdır.

Hiç kimsenin yanlışı tekrarlama veya bunu mazur gösterme hakkı yoktur, olamaz.

Etik ve ahlâklı olanı en öne yerleştirip, bunların yaydığı gerçeği bulup, kendimizde çoğaltmalıyız.

Eğer yanlışlar sürüyorsa bunları kabul etmek zorunda değiliz. Yanlışı çoğaltmak veya tekrarlamak onu onaylamak demektir.

O halde, yüzyıllardır düşünürlerin işaret ettiği yöne doğru ilerlemeliyiz.

Yani doğruya ve iyiye..

Sevgi ve saygıyla kalın.