THY Amerika'ya direkt uÇuyor ama pahalı. Özellikle 6- 8 ay onceden bilet alınırsa neredeyse üçte bir fiyata, hem de iyi bir hava yoluyla seyahat edilebilir. Ben İstanbul- Los Angeles arası için Lufthansa ile 500 dolara gidişdonuş  bileti buldum. Aynısı THY'de 1200 dolar idi. 
 
Bu bir de çok uzun seyahatleri bölmek, ayakları açmak ve bir nebze yürüyüş yapmak için de aktarmalı yolculuk yararlı, Frankfurt'ta 1,5 saat bekledik. O kadar.
 
Kotü bir tesadüf, daha öncesinde hiç sinyal vermeden havada diş ağrım başladı. 15 saat kıvrandım. Hostes bana sadece asprin verebildi. 3 taneden fazlasına  da uçak doktoru izin vermedi. Uçus burnumdan geldi kısacası.
 
İner inmez, bir kliniğe kendimi atmak istedim ama, bizim bayram arifesindeki durum orada Şükran Günü için var. Herkes tatil icin bir yerlere kaçmış. Ara ki herhangi birini bulasın. Azebaycanlı bir dişçi imdada yetişti ve antibiyotikleri alabildim. Eczanelerde reçetesiz satılmıyor çünkü...
 
 
İlk hafta sonumuzda Kuzey California'ya doğru, doğaya keşfe cçıkalım dedik. Şehrin gürültü ve yoğunluğundan uzak bu tür kaçamaklar Amerikalılar arasında cok yaygın. Özellikle de trekking, dağorman yürüyüşü, bisiklet sporu, ata binme ve  kamp yapma amaçlarının çoğunu barındıran çesitli yerleşkeler var. 
 
Bunları yapmak istemezseniz şarap bağlarına gidip şarap tadım turlarına katılabiliyor zeytin ve zeytinyağı fabrikalarını gezebiliyor, hafta sonları Open Market denilen açık pazarlarda müzik eşliğinde alışveriş yapabiliyorsunuz.  
 
Biz 70 km uzaktaki ünlü bir doğa yerleşkesi olan Ojai'ye gittik. Hesapta hem biraz doğa yürüyüşü yapalım sonrasında da şarap tadım turuna katılabiliriz demiştik ama, Türk aklı işte.... Hem ormanda  yürüyüş hem alışveriş hem de şarap birlikte olur mu? Tahmin edeceğiniz gibi biz de spordan vazgeçtik ama araba ile tüm çevreyi, doğayı orman yollarını dolaştık, sokaklardan portakal mandalin topladık. Guzelim kir evlerini ve çiftlikleri gördük. Haraların önünden geçtik, atlı spor yapanları izledik.
 
Sonunda kalabalığı takip ederek Open Markete geldik. Genel olarak bu tur market ve parlarda el işi ürünler, otantik giysiler ve ilginç eşyalar çok revaçta oluyor. Çoğunu Güney Amerika ve Filipinler'den getirdikleri ilginç ürünleri  pazarlıyorlar. Amerikalı akıllılar, oralardan 3- 5 dolara aldıkları çesitli takı giysi, el işi ürünleri buralarda 50 -100 dolara satıyorlar. Beğendiğim Peru isi keçe battaniye yaygı  ( 2,5 x 1,75)  ise 200 dolar etiketliydi ama sahibi 100 dolara bıraktı. Bavula sığmayacağı icin aklım kaldıysa da alamadım.
 
Aynı mekanda bir tarafta canlı müzik dinlerken,  yanıbaşında çesitli yemeklerden , taco, sandvich hamburger ile karın doyuruyorsunuz. Renkli  görüntü içinde bir ağıl gözünüze çarpıyor. Eskiden bozma bu ağılı da ESKİ Otantik araba sergisine çevirmisler. Birbirinden güzel eski arabalar dizi dizi sizi bekliyor. 
 
Günümüzün noktalı virgül kısmında şarap bağları ve şarap tadım turu var. Bunu da eğlenceye ve açık hava etkinliğine çevirmişler. Yemyeşil bir alanda piknik masaları ve bahçe koltukları... Bir tarafta canlı muzik ve kendi kendince dans edenler; bir tarafta koşuşan çocuklar, bahçede degişik oyun oynayanlar, yiyenler içenler. Panayır gibi.
 
Şaraptan anladığım söylenemez ama etrafa karşı çok biliyormuş gibi yapıp 4- 5 tane tattıktan sonra, şişemizi alıp kalabalığa ve muziğe karıştık. 
 
Dönüş yolunda güneş,  aynı kızıl güzellikte İzmir ve İstanbul'da doğmak üzere, Pasifik Okyanusu'na batıyordu.