İnsanlığın,Ezoterik-Batıni Doktrinler Tarihi’nde Mu’yu başlangıç kabul edersek. Fütüvve’nin Mu’ya  1.Fütüvve-Yesevilik Irak-Yesevilik Horasan-Rama-Uygur-Mu , 2.Fütüvve-Mısır-Hermes-Atlantis Osiris-Maya-Mu olarak her iki ayrı koldan da ulaştığını görmekteyiz.

Fütüvvet Nedir? Fütüvvet Arapça Feta sözünden gelir ve genç, yiğit, delikanlı demektir. Çoğulu Fityan ve fityedir. Farsça civanmert ve bunun çoğulu civanmerdan da aynı anlamdadır. Eski Arap, feta terimiyle ideal olarak zihninde yaşattığı “asil ve tam manasıyla insan”ı kasdetmekte idi. Feta’nın misafirperverliği ve eli açıklığı yani kendisinin hiçbir şeyi kalmayıncaya ve tamamiyle fakir düşünceye kadar devam eder. Mücadelede de feta, arkadaşları uğruna hayatını ortaya koyar. Misafirperverliğin ve mücadelede kendini feda etmenin bu en yüksek mertebesi olarak fütüvvet göklere çıkarılmıştır. Fütüvvetin cömertlik bakımından Hatem-i Tai, yiğitlik bakımından Hz. Ali (r.a) örnek kahramanları sayılmıştır.

Fütüvveti kendilerine şiar edinen bir topluluğun, daha hicretin ikinci yüzyılında mevcudiyetini biliyoruz. Bu ad, toplum içerisinde birtakım kahramanların ünvanı olmuştu. Halife Nasır Lidinillah bu topluluğu kendisine bağlamış ve buna ait şalvarı giyerek Seyyidu’l-Fityan olmuş ve böylece fütüvvet teşkilatını kontrol altına almıştı. Horasan ve Irak’taki fütüvvet hareketleri birbirine sıkı bir şekilde bağlıydı ve Fütüvvetin bir askeri bir de esnaf kolu vardı. Von Hammer Halife Nasır tarafından kurulan bu fütüvvet teşkilatı ile şövalyelik arasında bir münasebet görmüş ve ikincisinden birincisini çıkarmak istemiştir.

Fütüvvetin fedakarlık, başkalarını kendi nefsine tercih gibi bazı düşünceleri geniş ölçüde Neysabur tasavvuf okuluna sirayet etmiş ve burada fütüvvet, tasavvufi bir mahiyet kazanmış, bu suretle önceleri toplumsal hayatta bir ideal iken bu defa ruhani hayatta da bir ideal olmuştur.

Mutasavvıflardan Sülemi’ye göre fütüvvet, peygamberlerden kalma bir ahlak yoludur. Bilhassa İbrahim ve Yusuf Peygamberlerle, Ashab-ı Kehf’e ve Yuşa’a feta denmiştir. İbrahim (a.s)’a oğlunu kurban etmesi emredilince gocunması şöyle dursun memnun olmuştu. Ziyafet vermek ve konuk ağırlamak da ondan kaldı. Hem bunlardan, hem de putları kırdığından dolayı feta adını aldı. Yusuf (a.s) da kendisine kötülük eden kardeşlerini affetmekle fütüvveti hak etmişti. Ashab-ı Kehf de batıla uymayıp Allah’a sığındıklarından dolayı bu adı aldılar. Musa (a.s)’a arkadaşlık eden Yuşa da fütüvvet ahlakına uyduğundan feta diye anıldı.

Hallâc-ı Mansûr Fütüvveti, 'Bir dava sahibi olmak ve neye mal olursa olsun bu davadan dönmemek”  diye tarif eder. Hallac bu anlayışını daha da ileri götürerek İblis ve Firavun’u bile fütüvvet ehli sayar. Çünkü İblis lanetlenme, Firavun da boğulma pahasına iddialarından vazgeçmemişlerdir. Ancak Hallac’a göre bir davadan vazgeçmemek hak bir davadan vazgeçmemeye göre eksik bir fütüvvettir.

Hamdun el-Kassar ise kınayanın kınamasından korkma; insanın göründüğü gibi olması veya olduğu gibi görünmesi fütüvvet, göründüğünden daha iyi olması ise melamettir, der.

Muhyiddin İbnü’l- Arabi fütüvveti ilahi bir vasıf olarak görür. Her ne kadar Allah’ın fütüvvet lafzından türeyen bir ismi yoksa da her şeyin O’na muhtaç olup O’nun hiçbir şeye ihtiyacı olmaması, herhangi bir karşılık beklemeden Alemi ve ondan var olan her şeyi yaratmış olması ilahi Fütüvveti gösterir der.

Kısacası fütüvvet, bir kötülüğü terk etmek ve her güzel huyu her halde ve durumda her zaman yapmaktır, denebilir.

Şunlar ise hep fütüvvetin gereklerindendir: Doğruluk, vefa, cömertlik, güzel huy, göz tokluğu, dostlarla şakalaşma, arkadaşlarla iyi geçinme, kötü söz söylemekten kaçınma, iyilik yapmayı arzulama, güzel komşuluk, güzel konuşma, ahde vefa, Allah’ın senin emrine verdiği aile efradına ve hizmetçilerine iyi muamele, çocukları terbiye etme, büyüklere karşı edepli davranma, kinden, aldatmadan, nefretten, sitemden uzaklaşma, Allah için dost ve Allah için düşman olma, malını mevkiini dostlara esirgemeden bol bol verme, buna karşılık onların başlarına kakmama, malında ve mevkiinde kendisinden yardım dileyenin sözünü yerine getirme, misafirlere hizmet etme, dostların işini gönülden yapma, dostlarına yemeğinden yedirmek suretiyle saygı gösterme, canıyla ve malıyla onların ihtiyaçlarını karşılamaya koşma, kötülüğü iyilikle karşılama, gelmeyene giderek karşılık verme, tevazua sarılma, kibirden kaçınma, hallerini ve sebeplerini beğenmeden vazgeçme, ana-babaya iyilik, akrabayı ziyaret, ihvanın kusurlarına göz yumma, kabahatlerini örtme, gizlide onlara öğüt verme, her zaman onlara dua etme, halkı yaptıkları işlerde mazur görme, nefsinin şerrini ve zulmünü bilerek her zaman kendini ayıplama, halk ile ülfet etme, Müslümanlara şefkat, merhamet ve iyilik etme, fakirlere acıma, zenginlere şefkat, alimlere tevazu, işittiğinden hakkı kabul etme, dili yalandan, gıybetten; kulağı hata işitmekten koruma; gözü haramdan yumma, amellerde ihlas,hallerde doğruluk,dışa dikkat etme, içi gözetme, yaratıklarda iyilik görme, iyilerle arkadaş olma, kötülerden kaçma, dünyadan yüz çevirme, Allah’a yönelme, dilekleri terk etme, fani dünya için böbürlenme arzusunu atma, fakirlerle oturmaktan şeref duyma, zenginlere zenginliklerinden dolayı hürmetten kaçınma, Rabbiyle zengin olma ve zenginliğine şükretme, hiç kimseden çekinmeden hakkı söyleme, sevinecek şeye şükretme, belalara sabretme, hıyanetten uzaklaşma, mecliste aşağıda oturmaya razı olma, kendi haklarını istemekten vazgeçme, başkalarının haklarını tam verme ve nefsinden bunu yapmasını isteme, gizlide Allah’ın yasaklarına uyma, arkadaşlara danışma, yokluk sırasında yalnız Allah’a güvenme, az tamah, salihlere hürmet, günahkarlara şefkat etmeyi bilme, kimsenin kendisinden rahatsız olamamasına, dışının içine uymasına dikkat etme, dostunun dostuyla dost, düşmanıyla düşman olma, dostunun ziyaretine gideceği kimsenin uzakta bulunması dolayısıyla ziyaretten geri kalmama.

İşte bunlar ve benzerleri fütüvvet yollarından ve huylarındandır.

Fütüvvet ehlinin, teşkilatlı dönemde, kemer kuşanmaları, şalvar giymeleri, tuzlu su içmeleri, her sanatın bir piri olduğuna inanmaları, aralarında örgütlenip disiplin içinde mesleklerini icra etmeleri, birbirlerini kardeş bilerek iki feta arasında kardeşlik kurmaları ne kadar güzel davranış değil mi? Günümüzde de fütüvvet sahibi hazreti insan kardeşlerimize ve yöneticilere ne kadar çok ihtiyacımız var!

İyi yıllar…

Işık ve sevgiyle kalın!