Doğru bir yönetim özlemi tüm dünyada etkisini hissettirmektedir. Çoğunluğa dayalı, vasıfsız, sevgi, saygı, merhamet, dürüstlük yoksunu yönetimlerin toplumlara sağlayabileceği bir fayda kalmamıştır. Yerelden genele kadar bu istek ve beklenti giderek artmaktadır.

 

Bir kişinin veya bir grubun belirlediği yöneticilerin yine o kişilerin yöneticisi olması kaçınılmaz bir durumdur. Etik ve ahlaki değerleri bilinçli ve bilgili bir şekilde ortaya koyacak yöneticilere ihtiyaç vardır. Bir yerde uzun süre yaşamış olmak veya eğitimli olmak yönetici olmanın ölçütü değildir. Sadece tek başına ehliyet ve liyakat bile bu anlamda yetersizdir. Kendi yaşamını doğruluğa, dürüstlüğe adamış, buna inanmış, siyaset ve politikaya karışmamış, menfaat çizgisini hiçbir zaman koyulaştırmamış kişilere ihtiyaç vardır. Bu insanlar aramızda var, ama ortaya çıkmadıkları ya da belli siyasi sistemlerin dikkatini çekmedikleri için toplumlar bundan mahrum kalmaktadır. Ya tanınmış ya da tanımmış birisinin yakını olmak, genç olmak yönetimlerde yer bulmak için geçerli bir sebep olamaz. Yer ve makamlarının üzerindeki kişiler bunu bir araç gibi kullanamazlar. Bu etik değildir. Yaşın genç olması da temel bir ölçüt değildir. Olgunluğa erişmeden belli makamların sorumluluğunu üstlenmek kimi zaman kişiyi hatalar sürükleyebilir.

 

Önemli olan; bir kişi bulunduğu yer ve makamda neleri başarmış, hangi fikir ile hareket etmiş, doğrusunun gerçeği nedir, bunu anlamış mı; bunlardır önemli olan…

 

Bilinen tabiri ile futbol takımı tutar gibi fanatik bir anlayış ile hep aynı kişileri veya ölçütleri desteklemek doğru düşünce ile bağdaşmamaktadır. Farklısını aramaktan ve bunu istemekten uzak kalmamalıyız.

 

Doğru bir yönetimin özlemi tüm dünyada vardır. İnsanlık tarihi kadar eski ve ütopya olarak nitelendirilen bu modelin kimi zaman temsilcileri olmuş ancak kişisel veya politik kaygılar, menfaatler neticesinde ömürleri kısa sürmüştür. Bu yüzyılda artık bunların aşılacağına inanıyorum. Çevremdeki insanların bu konudaki fikirleri sesli dile getirmeye başlaması, umudun gerçekleşme yoluna doğru gittiğini göstermektedir.

 

Doğru bir yönetim için ölçütlerimiz bellidir: Etik ve ahlakı önemseyen, yeteri kadar hukuk sistemlerine başvuran, temel öncelliği doğru ve düzgün bir sisteme veren, kişisel ve makam anlamında bir menfaati olmayan, gerçeklerden uzaklaşmamış, sabırlı, önündeki engelleri görebilen ve bunları aşmak için umudunu ve çabasını yitirmemiş, belli bir politika ve siyasetin içinde yer almamış, dünyalı olmayı bilen, sadece insana odaklı değil, doğa ve canlıya odaklı bir anlayışı benimseyen, makam araçlarından uzak duran, savurgan olmayan, yönetim bütçesini bir ailenin bütçesi gibi görerek gereksiz masraftan ve borçtan kaçınan, doğrunun ölçütleri üzerinde sürekli kafa yoran, danışan ve ondan sonra yapan, eğer bir yanlış varsa yeniden düşünen ve danışan, bilgiye, bilime, manevi ve gönül değerlerine uygun hareket eden, mutluluğu yaygınlaştırmak için huzur dolu bir anlayışı benimseyen, uzun soluklu makam hırsı olmayan ve makamını bir başka doğru yöneticiye devretmesini bilen…

 

Bu özelliklere sahip olan kişileri yönetici olma konusunda destekleyelim ve toplum ile bu kişilerin medya aracılığı ile varlığını paylaşalım. Kötünün iyisi anlayışından vazgeçelim.