Ankara'da özel bir üniversitenin hukuk fakültesinde bayan araştırma görevlisi kopya çekerken yakalayıp, hakkında tutanak tuttuğu öğrenci tarafından öldürüldü.

Yatay geçişle başka bir üniversiteden gelen ve dersleri iyi olmayan azılı katil bakın kendini nasıl  savunuyor ilk ifadesinde?

''Geçmem için kopya çekmem gerekiyordu. Öğretim görevlisi beni kopya çekerken yakaladı, tutanak tuttu ve işlem yaptı hakkımda. Kendime hakim olamadım. İki el ateş ettim, sonra da bıçakla saldırdım.''

Katil muhtemelen bir psikopat ve insan türüne benzemeyen bir yaratık.

 

İşte böyle yaratıklar alın teriyle değil çoğu kez para ile, torpille bu üniversitelere girip böyle akıl almaz olayları sahneye koyabiliyor.

 

Bir soru da o üniversitenin güvenlik sistemine olmalı. Nasıl bir üniversitesiniz ki, öğrenci güvenlik kontrolundan geçmiyor ve elini kolunu sallayarak gidip cinayet işleyebiliyor.

 

Katil şiddet gören bir aile ortamında yetişmiş ve kendisi de şiddet görmüş olabilir. Böyle bir kişilik eğer hukuk okuyup mesleğe başlarsa hakkı hukuku ve adaleti uygulaması mümkün değil.

 

Bir ülkenin değer yargılarıyla oynarsanız,  doğru olan yaşam tarzını her gün eleştiri bombardımanına tutarsanız,  böylesine kafası karışık kişiliklerin sayısı artar ve toplumsal çöküş hızlanır.

 

Bu gibi olaylar toplum yapısının bozulmasında tek neden değil. Bireysel silah kullanımını düzene sokmak ve uygulamaya yasal bir düzenleme getirmek gerekiyor. 

 

Ülkede o denli çok sayıda üniversite açıldı ki, bir çoğunun adı, sanı, yeri bile tam bilinmiyor ve öğrencisi de yok. Bu tip üniversitelerde orta öğretimi bitirecek kapasitede olmayanların okuyabildiği de bir diğer acı gerçek.

 

Sonuç olarak; 'Dinci-kinci olması istenilen ve RTÜK tarafından sanki özellikle yasaklanmayan TV'lerdeki şiddet ve cinayet dizilerini seyreden bir neslin içinden çıkmış dengesiz yaratık, kopya çektiğini saptayan öğretim görevlisinden özür dileyeceğine acımasızca öldürüyor onu. Söylenecek başka ne olabilir?..'