İstihbaratınız, yerli ve milli değilse, elamanlarınız da vatan kardeşliğiyle birbirine sıkı sıkıya bağlı değilse; asla büyük devlet olamazsınız; oyun kuramazsınız, üzerinize oynanan oyunları bozamazsınız.
 
Osmanlı; istihbaratını 15-17. yüzyıllar arası Venedik’e bırakmıştı. Oysa dünyada ilk defa kraliyete bağlı ajanlık sistemini aktif bir şekilde kuran İngiliz kraliçesi 1. Elizabeht’in yardımcısı Francis Walsingham ile ta14.yüzyılda dünyanın en muhteşem istihbaratını Türkleri örnek alarak kurmuştu. Ve MI6 hala dünyanın en iyisi. İngiltere hala büyük devlet.
 
İlk istihbarat örgütü biz de ne zaman kuruldu sanırsınız!
 
İngiliz Büyükelçisi Stratford Canning’in çabasıyla 19. yy sonunda. Başına da Rum Cividis Efendi’yi getirdi. Sonra dedikoducu Cividis’i atıp, Ermeni çevrelerin baskısıyla “Baron C” yi getirdi. O da bilgileri el altından Viyana’ya satınca kurum tamamen kapatıldı.
 
Yere göğe sığdıramadığımız II. Abdülhamid’in istihbarattan anladığı, Yıldız Sarayı’na gönderilen jurnallerdi.
 
İstihbaratçılar, 17 Kasım 1913’te Teşkilat-ı Mahsusa’yı kurdu. Fakat o da kısa süren varlığını istihbarattan çok eylemleriyle sürdürdü.
 
Kurtuluş Savaşı’nın istihbarat müdürü şair & yazar Hamdullah Suphi Tanrıöver idi.
 
Türkiye tarihinin kurumsallaşmış ilk istihbarat teşkilatı, Alman Genel Kurmay İstihbarat Servisi Başkanı Albay Wolter Nicolai’ye 100 bin lira karşılığında kurduruldu.
 
Osmanlı’da olduğu gibi ne yazık ki Türkiye tarihinde de istihbarat hep içe dönük oldu. Dış istihbarat dönemin müttefik ülkelerine kimi zaman Almanya’ya, kimi zaman İngiltere’ye ya da son 60 yılda olduğu gibi ABD’ye ihale edildi. İçerideyse cadı avı gibi sürekli komünist avı yapıldı. Ve benzerleri de hala yapılıyor yani…
 
İşte tartışmamız ve asıl konuşmamız gereken budur.
 
Bizim istihbarat teşkilatımızın tarihsel mirası olmadığı için yurt içi ve dışı görüşmeler sızdırılabilmekte veya dinlenebilmektedir.
 
Ve hala şaşkınlıkla kimin ne amaçla dinlendiğini niçin sızdırıldığını değerlendiremiyorlar. Bilgi sahibi bile değiller.
 
Başbakanından köşe yazarına kadar herkes, cemil cümle komplo teorileri üretmektedirler.
 
Asıl içler acısı halimiz budur. Üzerinde durmamız gereken, devletin bel kemiği olması gereken bu kurumu siyasetin gölgesinden kurtarıp; dürüst, normal, tarafsız, devletin istihbarat kurumu haline nasıl getireceğimiz ve nasıl başarılı kılacağımız? Asıl zorluk budur. Asıl zorluk acemilikten kurtulmaktır.
 
Ülkemizin her yıl değişik kurumlarında yüzlerce çocuğa bilinçli ve sistemli olarak tecavüz ediliyor. Bulabiliyor musunuz? Peki, bu çocuklar sonunda nereye gidiyorlar ve kime hizmet ettiriliyorlar araştırabiliyor musunuz? Bu işin ve benzeri işlerin kökünü kurutabiliyor musunuz?
 
İstihbaratın sağlam ve kuvvetli olmazsa asla büyük devlet olamazsın. Kendini de, ülkeni de , vatandaşını da asla koruyamazsın be kardeşim!...
 
Işık ve sevgiyle Kalın!