14 Mart Tıp Bayramları artık buruk kutlanıyor.
 
Ruhsuz ve içeriğinden yoksun, hep aynı kişilerin rol aldığı konuşmalar, hep aynı şeyleri irdeleyen cümleler ve aktiviteler…
 
Birbirinin aynısı ve tekrarı!
 
Oysa ki, her 14 Mart, Tıbbiyeliler ve diğer sağlık profesyonelleri için farklı anlamlara karşılık gelmelidir.
 
Ülkemize özgü bu bayram, bayram havası olmaktan uzak, sadece küçük bir mesajla kutlamaya dönüşmüş durumdadır.
 
Geri ve bilime karşı olana, yanlışa karşı duran, ülkesini çok seven Tıbbiyelilerin İstanbul’un İngilizler tarafından işgalinden sonra başlayan bu kutlamanın kökeni, Türk tıbbını modern anlamda yenileştirme hareketine tabi tutan padişah II. Mahmut  ve Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi dönemine kadar uzanmaktadır.  14 Mart 1827’de kurulan Tıbhâne-i Âmire batılı anlamdaki ilk tıp okulu olurken, gelecekte böyle bir bayrama vesile olacağı bilinmiyordu.
 
Ülkemizin tarihsel gelişimindeki iki önemli yapılanma olan Harbiye ve Mülkiye’nin yanına, Tıbbiye’nin de eklenmesi sosyokültürel yapımızın zenginleşmesine katkıda bulunmuştur.
 
Yüz yılı aşkın bu yolculuğu bugün hatırlarken burukluk yaşanması, doğru ve doğal olan değildir. Dünyadaki sayılı örneklerden olan bu bayramın hekiminden hemşiresine ve diğer paramedikal alanlara kadar tüm sağlıkçıların bayramı olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Ancak gelin görün ki, etik ve ahlâki değerlerde yaşanan olumsuzluklar neticesinde, tıp bayramı ibaresi yerini sessizliğe ve bıkkınlığa bırakmış durumdadır. Aşırı ve ağır çalışma koşulları, sağlıkta şiddet, ekonomik yetersizlikler, performans sisteminin sıkıntıları sebebiyle üzgün ve çaresiz, birbirini desteklemeyen, mesleki deontoloji ve etik’e uygun hareket etmeyen hekim kitlesinin varlığı düşündürücüdür.
 
Bir tıp tarihi ve etik uzmanı olarak, bugün 14 Mart için yaşadıklarımızı bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Tıbbın ışıklı geçmişine sahip çıkamamış olmak, 14 Mart törenlerinin eski güzel günlerine götürememek, anlamını vurgulayamamak, bu tür programlarda bizlere de fikir sorulmamasına  tanık olmak yapılan yanlışların bazılarıdır.
 
Gelecekteki yeni Tıbbiyelilere doğru bir mirasın yine böyle özel günler ile sağlanması gerektiğini düşünenlerden birisi olarak, üzerimizdeki uyuşukluğu, umutsuzluğu atmak zorundayız.
 
Bunların düzeleceği günlerin yakın olduğuna ilişkin inancımı koruyorum.
 
Başta Tıbbiyeliler olmak üzere tüm sağlık profesyonellerinin 14 Mart Tıp Bayramını içtenlikle kutlarım.
 
Sevgiyle, saygıyla…