Aslında bir süredir bekleniyordu. Bangalore Yargı Etiği ilkelerinin ve Avrupa’da çıkmış tavsiye metinlerinin evrensel özelliklerinden esinlenmesi ve ülkemize uyarlanmış bir metin hazırlanmalıydı. Belli ki bir çalışma yapılmış. Yapılmış diyorum çünkü böylesine önemli bir konu hakkında çalışma hazırlanırken meslek etikçilerinden, felsefeci ve sosyologlardan da görüş alınmalıydı. Geniş bir kurul oluşturulmalıydı. Fikir soruldu ama elimize ulaşan metinde altını çizdiğim noktaların dikkate alınmadığını üzülerek gördüm.
 
7 yıldır bir vakıf üniversitesinde ülkemizdeki ilk  Yargı Etiği dersini vermek için İstanbul’a her hafta bir gün gidip geldim. Hukukçuları ve öğrencileri bilinçlendirmek istedim. Sonuçta yapılan bu yeni çalışma 7 yıldır sürdürdüğümüz çabalardan da etkilenmiş olabilir. Artık bu dersi bu yıl artık veremiyorum. Sebepleri farklı. Yeni bir kitap üzerinde çalışıyorum, etik ve ahlaki düşünceyi yüceltecek bir kitap. Yani, vakit sorunu… Ayrıca dersin konusunu teşkil eden yargıda etik ilkeler ve bunların pratikteki uygulanması bir sorun haline dönüşmeye başlamıştı. Öğrencilerin umutsuzlukları, ikilemli soruları cevap vermemi güçleştiriyordu. Yine de bu dersin 7 yıl boyunca verilmesi hususunda İstanbul’daki vakıf üniversitesindeki yöneticilerin gayretlerine çok teşekkür ediyorum. Belki bir gün yeni bir proje ile yine onlarla çalışmalar yapabiliriz. Bu konularda zaten hukukçulara destek sözüm her zaman vardır.
 
Fakat üzücü olan nedir biliyor musunuz? Böyle bir çalışma var ortada ve sadece küçük bir görüş alma dışında başka bir katkı sağlayıcı talep gelmedi ne yazık ki! Oysa bunun olmasını çok isterdim. Hukuk alanındaki sıkıntıları bir etik uzmanı olarak zaten gözlemleyen ve paylaşan bir kişi olarak bunun kırgınlığını yaşadım.
 
Henüz birkaç günlük olan yargıdaki etik ilkeleri herkesin mutlaka okumasını istiyorum. Bakın, bakalım bunlar uygulanabilecek, uygulanmadığında denetlenebilecek ilkeler mi?
 
Bir etik ilke özelliği ile mi hareket edilecek, yoksa hukukçu mantığı ve bakış açısı ile bir tür kanun etkisi gibi mi değerlendirilecek. Ancak unutmayın, etik ilke hiçbir zaman kanun etkisi yapmaz, yapamaz.
 
Satırlarımı bu etik ilkelerin tanımları ve özelliklerinden alıntılarla bitiriyorum. Kuşkuları var tabii ki ve bunun takipçisi olacağım bir etik uzmanı olarak.
 
Bildirgeyi, ‘’Hakimler ve savcıların, görevlerini yürütürken izlemeleri gereken ilkeleri belirleyen bağlayıcı belge’’ olarak tanımlayan Hakimler ve Savcılar Kurulu kararı, 30714 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan metinden:
 
“Hakimler ve savcılar; Anayasa ve kanunlardan aldıkları yetki çerçevesinde, hür vicdanları ile evrensel değerleri şiar edinerek bağımsız ve tarafsız olarak görevlerini yürütürler” Bildirgede temel 8 ilke şöyle sıralanıyor:
 
Hakimler ve Savcılar;
*İnsan onuruna saygılıdır, insan haklarını korur ve herkese eşit davranırlar,
*Bağımsızdırlar,
*Tarafsızdırlar,
*Dürüst ve tutarlıdırlar,
*Yargıya olan güveni temsil ederler,
*Mahremiyeti gözetirler,
*Mesleğe yaraşır şekilde davranırlar,
*Yetkindir ve mesleklerinde özenli davranırlar.