Vaktin zamanında bir fare çatı katında kocaman bir erkek kediyle karşılaşır. Farenin kaçabileceği hiçbir yer kalmamıştır, köşeye sıkışmıştır. Fare titreyerek şöyle der: Kedi bey, lütfen beni yeme. Ailemin yayına dönmem lazım. Çocuklarımın karnı aç; beni bekler, lütfen beni bu seferlik görmemiş ol. Kedi yanıt verir: Endişelenme, seni yiyecek değilim. İşin doğrusu, yüksek sesle söyleyemem ama ben vejetaryenim. Asla et yemem. Bu yüzden benimle karşılaşmış olman, senin için muazzam bir şans. Fare yanıtlar: Oh be! Ne kadar mükemmel bir gün! Ne kadar şanslı bir fareyim ben. Vejetaryen bir kediyle karşılaştım. Fakat hemen sonrasında kedi fareye saldırır, patisiyle yere bastırır. Keskin dişlerini boğazına geçirir. Fare acı içerisinde son nefesini verirken sorar: İyi de, hani sen vejetaryendin. Asla et yemediğini söylemedin mi? Yalan mı söyledin? Kedi yalanarak yanıtlar: Ha, ben, ben et yemem. Bu yalan değil. Bu yüzden seni götürüp marulla takas edeceğim.
 
Buradan çıkarılması gereken ders ne?
 
Ders falan yok. Kendisini şanslı zannedenler için bir an aklıma geliverdi. Hepsi bu amma illa da bir ders çıkarmak isterseniz, günümüze şöyle bir göz atıverin. Siz bilirsiniz!!!
 
Işık ve sevgiyle kalın!