Geçtiğimiz günlerde Bursa Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Belediye Meclisine 11-14 Ağustos tarihleri arasında kutlanacak olan Kurban Bayramı süresince ulaşımın ücretsiz olması önerisinde bulundu. Aktaş'ın bu teklifine karşılık muhalefet, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda da toplu taşımanın ücretsiz yapılması önerisini getirdi. Aktaş muhalefetin önerisine karşı çıktı. 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın “halkın genelini ilgilendiren bir bayram olmadığını” ileri süren Aktaş, “O zaman ormancılık gününde de tatil yapalım” diyerek, ormancılık günü ile Zafer Bayramı karşılaştırması yaptı. Aktaş'ın yakışıksız sözleri üzerine Belediye Meclisinde gerilim ortaya çıktı ve tartışma yaşandı.

30 Ağustos halkın genelini nasıl ilgilendirmez? 30 Ağustos Zafer Bayramı olmasaydı Lozan Barış Antlaşması olmazdı. Türkiye Cumhuriyeti olmazdı. Üç kıtada at koşturan Osman Gazi’nin kurduğu devasa imparatorluktan geriye Sevr Barış Antlaşması kalırdı. Sevr Antlaşması olsaydı, Bursa da Yunan hakimiyetinde olurdu. Nitekim Yunan ordusu Bursa’yı Kurtuluş Savaşı yıllarında işgal etti. Bunun yarattığı üzüntü ile Büyük Millet Meclisi kürsüsü siyah örtü ile örtüldü. Ta ki Bursa kurtuluncaya kadar… 

Yunan ordusu Bursa’yı işgal edince Bizans’ın intikamını almaya girişti kendince… Yunan işgal kuvvetine mensup bir subay Osman Gazi türbesini giderek Osman Gazi’nin sandukasını tekmeledi. Üstüne fotoğraf çekildi. Osman Gazi’nin kurduğu Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktıklarını ve Bizans’ın intikamını aldıklarını belirterek… 

Olayı bir kaynak şöyle aktarıyor:

“Bursa’yı işgal eden Yunan ordusunun başında bulunan Venizelos’un oğlu Sofokles Osman Gazi’nin türbesine giderek sandukayı tekmeleyip ‘Kalk ey koca sarıklı, koca Osman! Kalk da torunlarının halini gör! Kurduğun devleti yıktık. Seni öldürmeye geldim!’ diye bağırdı. Bu ibret verici olayın yaşandığında tarihler 8 Temmuz 1920’yi gösteriyordu” (https://www.dunyabulteni.net/tarihte-bugun/venizelos-un-oglu-osman-gazi-nin-kabrini-tekmeledi-h217665.html) .

Kimi milletler tarihte yaşananları milli kimliklerinin bir parçası olarak görürken Türkiye’nin “İstiklal Harbi”nin zaferini temsil eden 30 Ağustos’u –ne yazık ki- küçümseyenlere de rastlamak mümkün… 

Ecdat diyerek geçmişe atıf yapanlara hatırlatmak gerekir ki, ecdat mezarlarında rahatça uyuyabiliyorsa, mezarları tekmelenip aşağılanmıyorsa bunu Atatürk başta olmak üzere Kurtuluş Savaşı’nı yürütenlere ve Cumhuriyeti kuranlara borçluyuz. 

Sanmayın ki intikam hissi, Osman Gazi ile sınırlı kaldı. Benzer bir şekilde Bilecik Söğüt de Yunan işgaline uğradı. Oradaki Ertuğrul Gazi türbesi de Yunan saldırısından nasibini aldı. Mezarı tahrip edildi, silahla türbeye ateş de edildi. Türbedeki kurşun izleri ibret olsun diye halen duruyor. Bursa Belediye Başkanı Aktaş her iki türbeyi ziyaret etse iyi olur. 30 Ağustos ve Lozan olmasaydı ne olurdu belki daha iyi anlayabilir. Eğer anlamak isterse… 

Bir de fotoğraf paylaşalım: 

Ertuğrul Gazi türbesinin tahribinin fotoğrafıdır bu… 

30 Ağustos ve Lozan olmasaydı iki kıta ve beş denizde (Ege, Marmara, Karadeniz, Akdeniz ve Adriyatik) Büyük Yunanistan olacaktı:

Ecdadın kurduğu imparatorluğun sonu ise Sevr’di:

(Çizimde Fatih Sultan Mehmet, Sevr’i imzalayanları endişeyle izliyor!)

Lozan, tam bağımsızlıktır. Ulusal onurdur. Lozan, Yunan Karikatür dergisi Patos’a (Kedi) İsmet Paşa’yı horoz, Lord Curzon’u (İngiltere Başbakanı) ve R. Poincare’yi (Fransa Başbakanı) tavuk olarak çizdirmektir:

 

Lozan, emperyalizmin yenilgisi, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşudur. Lozan ecdadın mezarına da ve toprağına da sahip çıkmaktır. Gelecek ecdadın mirasına sahip çıkanlarındır. Osmanlı ecdat ise, Milli Mücadele’yi yürütenler ve Cumhuriyeti kuranlar ecdadın gözünü arkada bırakmayanlardır:

(Çizimde Alparslan, Fatih ve Mimar Sinan, Atatürk’ü tebrik ediyor. Atatürk’ün arkasında İsmet ve Fevzi Paşalar!) 

Söz konusu ecdat ise gerisi teferruattır. Ecdadın zaferini küçümsemek, kamusal alanda ve milli vicdanda ayıplanmalıdır.