Bütün kutsal metinlerde adı geçen ağaç: Zeytin!
 
Zeytin ağacına ilişkin mevcut en eski veri, Ege Denizi’ndeki Santorini Adası’nda yapılan arkeolojik çalışmalarda ortaya çıkarılan 39.000 yıllık Zeytin yaprağı fosilleridir. Kuzey Afrika’daki Sahra Bölgesi’nde gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalarda ise M.Ö 12.000’e ait zeytin ağacı bulgularına rastlandı. Ancak ilk zeytin hasadının ne zaman ve hangi uygarlık tarafından yapıldığı şu an için bilinmemektedir.
 
Tarih, zeytinyağı üretimine ilişkin en belirgin izlerin Akdeniz’in tam ortasında yer alan Girit Medeniyeti’ne M.Ö 4500 yıllarına dek uzandığını göstermektedir.
 
Zeytin; çalı formatında olup budama yöntemleriyle istenirse boyu 10 metreye kadar çıkabilen, sık dallı, yayvan tepeli her zaman yeşil yapraklı bir ağaçtır. Geniş kıvrımlı, yamru yumru bir gövdesi vardır. Ağaç yaşlandıkça düzgün, gri renkte olan kabuğu çatlar. Ağacın tepesi de artan boyuna paralel her yıl genişler. Uzun ömürlü bir ağaçtır, yaklaşık 2000 yıl yaşayabilir. Baharın sonlarına doğru yapraklarının koltuğunda seyrek salkımlar halinde açan küçük, beyazımsı sarı renkli, hoş kokulu çiçekleri vardır. Rüzgarların taşıdığı çiçek tozlarıyla döllenen çiçekleri, etli ve yağlı meyve verir. Meyvesi önce yeşil, olgunlaştıktan sonra ise parlak siyah bir renk alır. Etli meyvenin içinde sert bir çekirdek vardır. Meyvenin etli kısmından ve çekirdeğinden elde edilen yağı nedeniyle çok değerli bir ağaçtır. Aynı zamanda ağacın estetik bir görünümü vardır. Odunu çürümeye karşı son derece dayanıklıdır. Ağır ve zahmetli büyümesine karşın oldukça uzun ömürlüdür. Bir zeytin ağacının ortalama ömrü 300-400 yıldır, ancak 3 bin yaşında zeytin ağaçlarına da rastlanmıştır. Bu nedenle zeytin ağacının adı mitolojide ve botanikte “Ölümsüz ağaç”tır. Bütün kutsal metinlerde zeytinden bahsedilmiştir. Resmedilmiş dalı ise dünya barışının sembolüdür. Derinlere uzayan kökleri sayesinde kalkerli, çakıllı, taşlı ve kurak topraklarda yetiştirilmeye elverişli olan zeytin ağacı için en verimli ortam; yazları sıcak, kışları ılıman geçen iklimlerdir. Çünkü zeytin ağacı ışığı, güneşi ve 15 santigrat derecenin üstündeki sıcaklığı sever. Yıllık ortalama 220 mm yağış, ağacın büyümesi için yeterlidir. Ülkemizde denizden bin metre yüksekliğe kadar olan Marmara, Ege, Akdeniz, Doğu Anadolu, Karadeniz Bölgeleri’nde zeytin yetiştirilebilmektedir. 40-50 cm genişliğindeki gövde çürümeye karşı çok dayanıklıdır. Ağaç yaşlanınca yumrulardan gelişen yeni uçlar gövdeyi tazeler. Çiçek verme mevsimi nisan-haziran ayları arasındadır. Yeşil zeytinler, ağustos ayı sonundan kasım ayı başına kadar olan devre içinde olgunlaşır. Zeytinin hasadı, kasım ile mart ayları arası yapılır.
 
Zeytin hasadında toplama şekilleri binlerce yıldan bu yana neredeyse hiç değişmemiştir. Asırlar boyunca elle toplama ve silkme yöntemi kullanılmıştır.  Bir de yere düşmüş zeytin meyvelerini toplama yöntemleri vardır. Ancak genel yöntem silkmektir. Elle toplamada, sağma ve taraklama yöntemi, yerden toplamada ise merdane veya fırça kullanılır. Günümüzde zeytin hasadında makineden de ( sarsma ve yerdeki meyveleri emici ekipmanlarla toplama ) yararlanılmaktadır. Uygulamada en fazla emek gerektiren yöntem elle toplamadır. Saatte en fazla 10 kilogram zeytinin  toplanabildiği bu yöntem, meyve sağlamsa  ve hemen sıkılırsa en iyi zeytinyağının üretilmesini sağlar.
 
Zeytinyağı kültüründe, binlerce yıldan bu yana değişmeyen başka bir gelenek de yağ çıkarma yöntemidir. Bunun nedeni zeytinyağının, zeytinlerin soğuk presten geçirilmesiyle elde edilmesi ve hiçbir kimyasal işleme gerek duymadan yenilebilmesidir. İşte bu yüzden, bugün hala Ortadoğu’da rastlanan zeytinyağı üretme yöntemiyle 6000 yıl önceki zeytinyağı elde edilmesi yöntemi arasında hiçbir fark yoktur.
 
19.yüzyılın başında ise teknolojinin gelişmesi ile hidrolik pres makinelerine geçildi. Bugün hidrolik pres makinelerinin yanı sıra zeytin hamuruna hiç pres uygulamadan merkez kaç kuvvetiyle zeytinyağı elde etmeyi sağlayan makineler de kullanılıyor. Bunların en yaygını kontinü sistemidir. Önce zeytinler türlerine göre ayrılır. Huni adı verilen çukur bölüme dökülen zeytinler makinenin ön sisteminde yapraklarından ayrılıp yıkanarak temizlenir ve kırıcıda ezilip kırılır. Buradan çıkan hamura karıştırma ve yoğurmadan sonra su verilir. Posası ve şırası ayrıştırılır, şıradan da yağ ve karasu ayrıştırılıp yağ filtre tankına alınır. Son tortuları ayıklanıp dinlenme tankına bırakılır. Buradan doğal yağ; güğümlere, teneke ve şişelere doldurulur. Yağdan geriye kalan prinanın tekrar öğütülüp sıkılmasıyla elde edilen yağ, sabun yapımında kullanılır. Pirina posasına pelet denir ve yakıt olarak kullanılır.
Kaliteli zeytinyağı elde etmek için zeytinlerin hasattan sonra mümkünse hemen, değilse bekletilmeden en kısa sürede işlenmesi gerekir. Zeytin zamanında toplanır, hemen temizlenip sıkılıp uygun temiz kaplarda dinlendirilip serin ve karanlıkta korunursa dünyanın en nefis yağı elde edilmiş olur.
 
Dünyanın yıllık üretimi yaklaşık 17.317 milyon kilo olup, bunun 6.l60 milyon kiloyla % 44 ünü, tek başına İspanya üretmektedir. İspanya’yı %20 ile İtalya, %13 ile Yunanistan ve %7 ile yani 1.800 milyon kilo ile de ülkemiz takip etmektedir. Ancak tüketimimiz dünya üretiminin % 2 si ile sınırlı kalmaktadır.
 
Türk insanının yıllık yağ tüketimi son 30 yıl içerisinde artış gösterirken, zeytinyağının payı %40 tan maalesef % 17 ye düşmüştür. Sağlıksız beslenme nedeniyle mide ülseri ve kanserinin ülkemizde çığ gibi patladığı konunun uzmanlarınca  açıklanmaktadır.
 
Besleyici değeri çok yüksek ve fakirin azığı bir besin olan zeytinde bol miktarda bitkisel protein, yağ ve A,C,E vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, kükürt, klor, magnezyum mineralleri vardır. Kalp için ve damar sertliğinin giderilmesi için çok faydalı olan zeytin, yaşlanmanın etkilerini de azaltır. Dermokozmetik amaçlı kullanıldığında cilde güzellik verir. Saç dökülmesini engeller, kepeği önler, saçları kuvvetlendirir. Vücuttaki ve yüzdeki kırışıklıkları giderir. Makyaj kimyasallarının oluşturabileceği olumsuz etkileri azaltır. Cilt hastalıklarının oluşumunu önlemeye yardımcı olur.
 
Zeytin yaprağında tanen, uçucu yağlar, organik asitler ve rezin bulunur. Yapraklar ve gövde kabuğu %5 çay(İnfüzyon)halinde iştah açıcı, idrar söktürücü, ateş düşürücü olarak kullanılır. Şeker hastalığında kullanıldığı gibi, tansiyon düzenleyici olarak da kullanılır.
 
Zeytin dayanıklılığın ve barışın sembolüdür. Yüzyıllardır Akdenizlilerin sağlık ve güzelliğinin kaynağı olmuştur. Bütün kutsal metinlerde de şifa kaynağı olduğu belirtilmiştir.
 
Şimdi sonuca gelelim. Biz ülkemizin insanını sağlıklı ve ucuz beslemek istiyorsak acilen her yazlığın bahçesine, Karaburun yarımadası Eğlen Hoca Köyü’ndeki hurma zeytinden bir adet yemeklik, Bergama’nın Zeytindağ nahiyesindeki zeytinlerden de bir adet yağlık olmak üzere en az ikişer fidan dikelim. Ayrıca verimi düşük alanları gençleştirmek ve çoğaltmak için vakit geçirmeden Avrupa Birliği Fonlarından finansmanını sağlayarak zeytincilik enstitülerine yeni ağaçlar diktirilmelidirler. Tarım, Sanayi ve Teknoloji bakanlıklarımız ile Kalkınma ajanslarının vereceği teşvikler ile  zeytin yaprağı poşet çay haline getirilip alışkanlık yapması için bir müddet dünya ülkelerine gerekirse ücretsiz dağıtılmalıdır. Zeytin budamalarından elde edilen odunlar ise duralit, kontrapılak ve sunta  yapımına yönlendirilmeli; mini kontinü sistemleri yapılmalı; köylere kadar kurulmalı; en önemlisi de prinasından elde edilen 33 çeşit asidinin bilhassa aspirinin ana hammaddesi olan salisilik asidi alınmadan asla yakacak yapılmamalıdır. Maliyet-fayda açısından düşünüldüğünde İzmir-İstanbul oto yoluna yakın Kınık Organize Sanayi Bölgesi bu işler için en uygun yerdir. Bu da ülkemizi beş yıl sonra zeytin sanayi konusunda dünyanın bir numarası yapar.
 
Işık ve sevgiyle kalın!