Hangi ülkede olursa olsun aydınlar, yurtseverler siyasal islamı, islamcıları iyi tanır ve çözer onları.

Siyasal İslamcılarla yeteri kadar savaşılmazsa bunlar hukukun üstünlüğünü, insan hak ve hürriyetlerini, kadın haklarını ortadan kaldırmaya kalkar ve bir tür karşı devrim süreci başlatırlar.

Siyasal İslamcılarla uzlaşı aramaya kalktığınızda, bunun derin bir yanılgı olduğunu kısa sürede anlarsınız. Çünkü zihinsel yapıları akla, bilime ve uzlaşıya asla uygun değildir. Uzlaşıda ortak değerleri üretemezler. Bir uzlaşı ortamı yaratmış gibi göründüklerinde bile, bu takiyeden başka bir şey değildir.

Uygarlık değerlerini hiçbir zaman içselleştiremezler. Tartışma kültürler olmadığı için doğru sandıkları her şeye uyarlar.

Düşünen, öğrenen, sorgulayan, çalışan, üreten  insanları ve özellikle de bu hasletleri taşıyan kadınları kendi özgüvenleri sıfır olduğu için hiç sevmezler.

Gerçek olan yaşama karşıdır siyasal İslamcılar. Dünya güzelliklerinin tadını çıkarmak isteyen insanlara da öfke duyarlar. Kodları gereği bu güzelliklerin neler olduğunu anlayabilecek çapta da değillerdir.

İktidar oldukları ülkede aydınlığa, gerçeğe, geçmişte yapılan devrim niteliğindeki her şeye kindar ve düşman olduklarını ortaya koyarlar her fırsatta.

Özet olarak siyasal İslamcılar uygarlığa, umuda, akla, bilime ve de sevgiye karşıdırlar. Yirmi birinci Yüzyıl içinde bunların yenilmesi ve geriletilmesi için, dini anlayışların önemli bir evrim geçirmesi şarttır.