Hani bazı yabancı TV yapımcıları ülkemize gelip garip garip filmler çekerler, kara çarşaflıları, garip kılıklı insanlarımızı gösterip ülkelerinde de işte burası Türkiye diye tanıtırlar. Sanki Türkiye salt bunlardan ibaretmiş gibi!

 Şimdilerde zarif, duygu ve sevgi dolu bir hanımefendi ABD’li yazar Katherine Bronnig’in yazdığı  ‘’Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum’’ adlı kitabı için yaptığı sunum dünyada Türkiye’ye, Türk’e ve Türk çayına bakışları değiştirebilecek nitelikte.  Ve biz bunu kullanabilirsek çay bitkisi ve sektörü çok önemli bir ihraç kaynağımız olabilir.

Hadi kişisel girişimcilikte öncü olmaya aday yurdumun nitelikli iş adamları! Bunu kullanın konuyu anlatması bizden, dünya şehirlerinin yatırım için kapısını aralamak ve kazanç sağlamak sizden.

‘’YES. I Would love another Glass of Tea’’

“Türkiye’de çay içmek; İngiltere’deki öğlen çayından veya Japonya’da özenle seremoni şeklinde hazırlanan çay ikramlarından biraz farklı, daha az karmaşık ve çok daha sadedir. Tıpkı Türk insanı gibi çayınızı alıyorsunuz isteğinize göre 1 ya da 2 şeker atıyorsunuz, sonra da çay kaşığınızla karıştırırken çıkarabildiğiniz kadar ses çıkartıyorsunuz. Bardağı ucundan 2 parmağınızla zarif bir şekilde tutuyorsunuz; çünkü çok sıcak! Yavaşça dudağınıza götürüyorsunuz küçük bir yudum alıyorsunuz; çünkü çok sıcak. Ayrıca en az birkaç bardak bu çaydan içmek zorunda kalacağınızı aklınızdan çıkarmayın. Tıpkı patates cipsi gibi bir tane alırsınız ve ardından birkaç tane daha yemek zorunda kalırsınız.

Türkiye’de günün her saatinde bardak bardak çay içebilirsiniz. Daha önce de dediğim gibi benim gözümde bir bardak çay Türkiye’yi temsil ediyor.

Türk çayı için tavşankanı derler. Siyah ya da yeşil değil kırmızıdır. Tıpkı her vatansever Türk’ün damarlarında akan kan gibi! Tıpkı göklerde gururla dalgalanan bayrakları gibi! Eşsiz güzellikteki halılarındaki kırmızı yün gibi! Tıpkı ilkbaharda açan ateş kırmızısı laleleri gibi!

Lalenin şekli, kendisine çok benzeyen bu çay bardağına yansır. Türk çayı sıcaktır. Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi! İçinizi ısıtan coşku dolu müzikleri gibi! Yemekleri, şehirleri, spor takımları, hayatlarının her anındaki yaşama sevinçleri gibi!

Türk çayı demlenir!  Bir Türk, sallama çayı, çay saymaz. Karadeniz Bölgesi’nde yetiştirilen çay Türkiye’nin her bir köşesinde sürekli demlenir. Her zaman servise hazırdır. Türkiye’de ‘kahvaltı hazır.’  yerine ‘Çay kaynadı.’ dersiniz. Çay, Türkiye gibi mozaiktir. Miras kültür, tarih, gelenek ve birçok etnik gurubun bir araya gelip kaynaşması gibi…

Türk olmak demek, Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmiş olmak demektir. Türk çayı sadedir, berraktır, sütle beraber içilmez. Çayın sade içilmesi gerekir. Berraktır tıpkı bir Türk’ün yüzü gibi. Her zaman anlaşılabilir, bir şey saklamaz komşulara gösterdikleri kalpleri gibi berraktır. Türk çayı sürekli içilebilir çay keyfinin bitmesinin imkanı yoktur. Gün boyunca içebilirsiniz, çayın altı sabahtan her zaman açıktır.

Ülkenin dağları, ovaları, doğal güzellikleri ve çalışkan insanları kadar cömerttir. Türk çayı müzik gibidir!  Müzik kültürü ile yetişmiş ve birçok yetenekli müzisyeni barındıran bir ülkedir Türkiye. Açık havada yapılan gece konserleriyle şehirlerde düzenlenen festivallere giderseniz çok eğlenirsiniz. Türkiye arabeskten popa ondan halk müziğine uzanan bir çizgide çok renkli bir müzik yelpazesine sahiptir; yine de çay bardağına kaşığın temasıyla çıkan çın-çın sesi başka hiçbir şeye benzemez. Bu sesin bütün Türkiye’de çayhanelerden, evlerden, vapurlardan, işyerlerinden kısaca ülkenin her köşesinden yükseldiğini hayal ettiğiniz de bunun ülkenin milli senfonisi olduğunu da söyleyebilirsiniz.

Türk çayı arkadaş canlısıdır. O hiçbir zaman yalnız içilmez; illaki yanınız da biri olmalıdır. Eğer bir Türk sizinle arkadaş olmak istiyorsa ilk teklif edeceği şeydir çay. Türkler yalnız başına iş yapmazlar başkalarıyla birlikte olmayı severler. Geniş düzlüklerde aileleri ve hayvanları ile sıcak ilişki geliştirebilmiş ataları gibi. Hayatı, başkaları ile paylaşacak değerli bir şey olarak görürler.

Türk çayı sadedir, dolaysızdır.  Demokratik bir içecektir, herkes içebilir. Demokratiktir, Atatürk’ün izinde kurdukları ve 92 yıldır yaşattıkları devletleri gibi sadedir, dolaysızdır, kolayca demlenebilir ve bu yönüyle Türklerin hayatı yaşamak için seçtikleri tarzı yansıtır. Çay sade olabilir; ama her zaman Türklerin hayat tarzının temelleri olan saygı ve sevgi ile ikram edilir. Türk çayının acelesi yoktur.  Yoğun bir günün ortasında asude ve dingin bir iklime çağırır insanı. Türkiye’ye gittiğiniz de öğreneceğiniz ilk ifadelerden biri ‘Problem değil’ dir. Çay yavaş yeme hareketinin önemli bir üyesidir. Bu yaz Türkiye’de çayı gerektiğinden daha hızlı içtiğim için yaşlı ama tonton birisi tarafından hafifçe azarlandım.

Türk çayı barışçıldır. Bir bardak çay nereye giderseniz gidin size ikram edilir. Ofislerde, evlerde, işyerlerinde, bankalarda hatta devlet dairelerinde bile. Size ikram edildiğin de bir barış mesajını ve jestini de size taşır. 13. yüzyılın büyük Sufi şairi Rumi’yi hatırlatır:

Gel tanış olalım yavaş yavaş  bu çaylar gibi.

 Gel, şu günün hay huyunu bir kenara koyalım,

Birbirimizi tanıyalım.

Gel, bir bardak çay paylaşalım.

 Belki ısınırız onunla ve arkadaşlığımızla.

 Gel, hayatı ısıtalım’

Bunun için kitabımın adını; ‘Evet, Bir Bardak Daha Çay İsterim’ koydum.

Türkiye’nin Ortadoğu’daki barış yapıcı rolü üzerine çok tartışma var, ben bir siyasal bilimci değilim. Ben hikayeler anlatırım; barış dolu bir dünyada yaşamak istiyorum. Bu kitabı yazmamdaki amacım Türkiye hakkındaki ümidimi Amerikalı kardeşlerimle paylaşmak.

Türkiye, bölgenin yükselen değeri olarak bizlere bölgenin rasyonel, entellektüel ve barışçıl yüzünü gösterebilir ve daha iyi bir geleceğin inşasında taşıyıcı bir rol üstlenebilir; o halde benimle beraber bir bardak çaya ‘ Evet !‘deyin. Ülkedeki festivalleri ve bir bardak çayı fırsat bilerek diyaloğa ‘Evet!’ deyin.’’

Diyor;  Katherine  Brannig  yazdığı  kitabının tanıtımı için katıldığı bütün toplantılarda konferanslarda bunu işliyor. Kitabı da Best Seller!

Hadi Yurdumun küresel, girişimci, nitelikli insanları! Bunu kullanın ve Dünya’nın bütün şehirlerini marka otellerini Türk çayhaneleri ile donatın.

Anlatması ve yol göstermesi bizden; kapıyı aralaması ve uygulaması sizden. Türk çayının; dünyayı kasıp kavuran, insana zararlı gazlı içeceklerden çok daha iyi olduğunu unutmayın…

Işık ve Sevgiyle kalın!