Yıllar yılları getirdi derken bir bakıyorsunuz yıllar yılları götürmüş. Bu süreç içinde iyi ki, içinde insanlık barındıran günleri ve zamanı görmüş, Mavi Gözlü Cumhuriyetimizin bize kazandırdıkları güzellikleri yaşamışım diye düşünüyorum.

Bir ulus için gelenekle moderniteyi  birlikte yaşama geçirmek önemlidir. Bunun uygulandığı yılların ben de içindeydim bir zamanlar diye düşünüyorum.

Bir toplumda insanın gerçek ölümü, hastalıklardan değil insanın insana yaptıklarından ve sevgisizlikleri ile birbirini ağır ağır öldürmelerindendir. Böyle bir karmaşa düzenin olmadığı o günleri yaşamış olmanın güzelliklerini de düşünüyorum.

Siyasal İslam denilen saptırılmış, değiştirilmiş bir din ve din politikasının olmadığı parlak ve gerçek günlerin hayalini düşünüyorum.

Batının ve emperyalistlerin sürekli oyuncağı olmayan, çağdaş demokrasi deneyimli bir dönemde yaşamış olmanın mutluluğunun bana huzur getirdiğini düşünüyorum.

Şeyh ve şıhlarla uğraşılmayan, cehaletin ve dini aldatmanın değil aydınlanmanın olduğu bir dönemi

yaşamış olmanın ne büyük bir şans ve kazanç olduğunu düşünüyorum.

Bir insana: 'Sen Hümanistsin, İnsancılsın' demenin unutulmayacak güzel bir övgü olduğu günleri görmüş olmanın şimdilerde yoksunluğunu düşünüyorum.

Aşırı sağ, din yobazlığı, laçka bir liberalizm, Orta Çağdan kalma din devleti hayali gibi bu dört ifratın

bela olmadığı günleri yaşayan bir kuşağın o zaman meğerse ne değerli şeylere sahip bireyler olduklarını düşünüyorum.

Cehalet bir toplumu  er geç öldürür. Ancak öldürmeden önce ahlakı çökertir, ülkeyi rezil, kepaze eder. Vicdanları parçalar. Böyle bir durumda o toplumun bilim insanları tarafından derinliğine araştırılması ve belki de beyin otopsisi yapılması gerekir mi diye düşünüyorum.