Pamuk sadece giyim kuşam için üretimi yapılan bir bitki değildir. Pamuk stratejik bir bitkidir. Çünkü Pamuğun çekirdeği barutun ana hammaddesidir. Ama bu gerçeğin üstü hep örtülmüştür. Bundan bir yerde bahsedildiğini bu güne kadar hiç duydunuz mu?

Pamuk bitkisine ait mevcut en eski veri, yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen kanıtlardan oluşuyor. Hindistan ve Güney Amerika’da bulunan veriler, altı yedi bin yıl önce pamuğun değişik türlerinin tarımının yapıldığını ve giyimde kullanıldığını göstermektedir. Eski dünyaya pamuk Hindistan’daki Horappa uygarlığından gelmiş Mezopotamya’dan da Eski Mısır’a geçmiştir.

Pamuğun Arapçadaki ismi kutun İngilizceye Cotton, İspanyolcaya olgodon olarak geçmiştir. Türkiye’de üreticilerin çoğu pambuk diye adlandırırken; bambu adını da bugün kuzey Suriye’de yer alan Monbij şehrinin başka dillerdeki değişik söyleyişinden geldiği düşünülmektedir.

Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60-120 santim boyundadır; ağaç halinde olanlar ise altı metreye kadar boylanabilir. Pamuk 30-100 santim derine 50-80 santim yanlara uzayan köke sahiptir. Toprak yüzeyinin yaklaşık on santim altında yan kökleri meydana getirir. Bunlar yatay olarak büyür,  yan köklerin sayıları üç dört tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler oluşturur. Genellikle kök, toprakta dik olarak ya da zig zag çizerek devam eder. Uygun koşullarda boyu bir buçuk metreye kadar ulaşır.

Afrika’da ağaç şeklinde olan çok yıllık pamuk çeşitleri vardır. Pamuk bitkisi, gövdesi dik, dallanmış ve çok tüylüdür. Yaprakları uzun saplı ve parçalı, tabanı kalp şeklindedir. Çiçekler saplı olarak yaprakların koltuğunda tek tek bulunur. Dış çanak yaprakları üç parçalı, taç yaprakları ise beş serbest parçalıdır. Meyvesi, olgunlaştığında açılan veya kapalı kalan üç beş gözlü bir kapsüldür. Bu kapsüle koza denir. Her gözde siyahımsı renkli oval şekilli ve üzeri uzun, sık ve beyaz renkli, oval şekilli beş on tohum bulunur. Pamuk tohumu, etrafındaki bu tüy veya liflerle beraber ‘kütlü’ adını alır.

Pamuk alüvyonlu ve kuvvetli toprakları sever. Derin sürülmüş ve iyi gübrelenmiş topraklara ekilir. Ekimi sıcak bölgelerde şubat, soğuk bölgelerde mart, nisan aylarında yapılır. Ağustos ve eylül aylarında ise toplanır yani hasat edilir. En kıymetli ürün ilk el pamuklardır. Pamuk için en büyük tehlike yağmurlardır. Yağmurlar verimin ve kalitenin düşmesine yani pamuğun beneklenmesine sebep olur. 

Güneydoğu’da Altınbaşak Ovası, Akdeniz’de Çukurova, Ege’de Bakırçay ve Büyük Menderes ovaları, Doğu Anadolu’da Iğdır Ovası, pamuğun en çok yetiştirildiği yörelerimizdir. Bergama, Bakırçay ve Bayat ovalarında yetişen pamuk, Mısır Nil deltasında yetişen pamuktan sonra dünyanın en iyi ikinci pamuğudur. Bu pamuk dünyanın bir numarası olan Liverpool borsasında mıntıka pamuğu adıyla özel işlemde alınır ve satılır.

Pamuğun Türkiye de MÖ.330 yılına dek geriye giden uzun bir tarihçesi olmasına rağmen asıl gelişmesi, 11. yüzyılda Selçuklu Türkleri ile 14.yüzyılda Osmanlı Türkleri zamanında olmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin ilanından sonra ise pamuk tarımına çok büyük önem verilmiştir.

Türkiye de yetiştirilen pamukların tamamına yakını orta lifli olup birçok çeşidiyle dikim yapılmaktadır. Dikimi yapılanlar: Akala, Çukurova, Nazilli, Maraş. Flora, Beyaz altın, Diamond...

Pamuk tarımı binlerce kişiye iş sağlamakla kalmayıp beyaz altın olarak nitelenir. Çünkü yumuşak dokusundan giysilerimiz, çekirdeğinin üzerindeki kısmından yara berede vb işlerde kullandığımız hidrofil pamuk, çekirdeğinin kabuğundan barut, çekirdeğinin sıkılmasından yemeklik yağ, kalan posasından da hayvan yemi yapılır. Bununla da kalınmaz. Bitki gövdesi parçalanır granül hale getirilip toz linyit kömürü ile harmanlanarak briket kömür elde edilir, ısınmada kullanılır.

Görüldüğü gibi giyinme, yeme, ısınma ve korunma gibi dört ana unsuru tek başına sağlayabilen bitki, geliştirilmesi gereken bu stratejik bitki, bir anda ülke gündeminden çıkarıldı. İhracat yapan ülkeydik; pamuk ithal eden bir ülke haline geldik. 

Türkiye’nin çok büyük bir kısmında tamamen yerel tohumlarımız ile ekilebilen binlerce aileye aş, iş ve geçim kaynağı sağlayan ayrıca mevsimlik iş açarak gizli işsizliği yok eden bu bitki, acilen eskisinden bile daha çok ekilmelidir. Yeniden dokuma sanayisinin hammaddesi olan pamuk üretimine dönülmelidir. Dünya var oldukça insanların beslenme ve barınmanın yanı sıra giyinme ihtiyacı olacaktır. Tanrının bize bağışladığı bu verimli topraklarda giyeceklerimizin hammaddesi pamuğun yetiştirilmesi görev ve sorumluluğumuzdur.

Bu görev başta pamuk ziraati ile uğraşanlara yanı sıra ziraat fakülteleri ve bütün kamuoyuna aittir. 

Işık ve sevgiyle kalın!