Birilerinin İlhan Palut’a acil olarak Göztepe’de beklentinin skor değil, mücadele olduğunu anlatması gerekli. Bu cümleyi dün akşamki Denizlispor maçının 80. dakikasında, yani Göztepe henüz 1-0 öndeyken yazdım. Zira Ege deplasmanında, Göztepe 9. dakikada bulduğu erken golden sonra yani tam 80 dakika boyunca ligin en kötü futbolunu oynadı. Tabiri caizse bu korkak futbola rağmen sahadan 1 puanla ayrılmak ise tamamen lütuftu. Sorsak bir çok taraftar dünkü futbolu izlemektense, daha iyi bir mücadele ile maçı kaybetmeye razı olurdu. Denizlispor, hücum ve skor becerisinde biraz daha iyi olsaydı sahadan çok rahat bir galibiyetle ayrılabilirdi. Geçen haftaki Beşiktaş maçının 2. yarısında açık olarak ilk sinyallerini veren korkak ve bilinçsiz defans anlayışı dün tüm suretiyle karşımızdaydı. Fakat bu sefer geçen haftaki galibiyetin mimarı İmparator Beto da yetmedi. Her ne kadar 66. dakikada inanılmaz bir refleksle yine yüzde 100 gol pozisyonunu engellese de son dakikalarda Rodallega’nın ilk vuruşunda çıkardığı  top döndü ve Denizlispor’un en golcü ismi olan Oscar Estupinan’ın önünde kalıp gol oldu. Bu belki de futbolun adaletiydi ve Göztepe zaten hiç hak etmediği galibiyeti kaçırdı. Diğer tarafta daha iyi mücadele eden Denizlispor ise puan almayı başardı. İlhan Hoca maç sonu açıklamalarında, “Daha iyi defans yapmaları gerektiğini ama yine de deplasmanda 1 puanın iyi olduğunu” söyledi. Takımın başına geldiğinde ilk söylediği şey ise; “İstikrarlı bir takım yaratacağız” olmuştu. İlhan hocanın istikrardan kastı oyun değil skor olsa gerek zira kaybetmemeye ve bir şekilde puan almaya çalışan bir oyun sergiliyor. Aslında istatistiklere bakarsak takımın başında çıktığı 10 lig maçında sadece 2 mağlubiyet aldı ve 18 puan topladı. Bu puanların içinde Fenerbahçe beraberliği , Alanyaspor, Galatasaray ve Beşiktaş galibiyetleri var. Kağıt üzerinde elbette kötü bir performans değil. Fakat dün olduğu gibi bazen kaybetmemek için uygulamak istediği ve futbolcuların kimliğiyle  bir türlü uyuşmayan defansif bir taktik anlayışı var. Bu anlayış, bana göre ligin 2. yarısına başlarken Göztepe’nin öncelikli hedefi olması gereken ve Avrupa yolunu açabilecek olan 'Türkiye Kupası'ndan da elenmesine neden oldu. Çünkü Antalyaspor’a karşı oynanan bu 2 kupa maçında da Göztepe’yi çoğu maçta ayakta tutan Beto kalede yoktu. Yani İlhan Hoca’nın bu defans taktiği, Göztepe için pek işe yaramıyor, futbolcular konsantre olamıyor ve maç yine Beto’nun mucizevi kurtarışlarına kalıyor. 

Bir takımın oyun taktiğine elbette teknik direktör karar verir. Fakat Göztepe gibi bir camianın da beklentilerine kulak tıkanamaz zira amatör kümeye kadar düşmüş yani dibi görmüş bir taraftarın korkak oyunu kabul etmesini beklemek büyük bir yanlış olur. Tamer Tuna tam da bu yüzden 2 kez denenmesine rağmen Göztepe ile bütünleşemedi. Onun da Göztepe efsanesi olması bekleniyordu ama cesaret ve mücadele anlayışı ne yazık ki korkularının gerisinde kaldı. Sosyal medyada bazı taraftarlarca “imparator” denmeye başlanan İlhan Hoca’nın bu adı kazanması için; daha cesur, deplasman veya içeride rakip fark etmeksizin sürekli savaşan, kendi tabiriyle “rakiplerin önlem almak zorunda olduğu bir Göztepe yaratması” gerekiyor. Takım zaten içeride oynadığı maçlarda taraftarın desteği ve takımı itmesiyle bunu büyük ölçüde başarıyor, fakat Göztepe öne geçtiğinde veya deplasmanda skoru korumak zorunda olduğunda da karakterinden ödün vermemeli.

Büyük Altay nerede?

1.Ligde playoff umudunu Balıkesir deplasmanda aldığı 1 puanla sürdüren Altay’ın önümüzdeki hafta içeride oynacağı kritik Boluspor maçında, takımları uğruna “Büyük Altay” diye besteler yazan taraftarının akın etmesi gerekli.  Altay, passolig kart sayılarına baktığımızda 6.972 adet ile Altınordu’nun dahi gerisinde. Stadı bitmek üzere olan ve Süper Lig için playoff mücadelesi veren bir efsanenin taraftarlarınca yalnız bırakılması kabul edilebilecek bir durum değil. Geçen hafta alınan İstanbulspor galibiyetinde Doğanlar gibi takımı ateşlemeye müsait bir stadyumda sadece 2 bin taraftar vardı. Yapımı tamamlanacak Altay Alsancak Stadının kapasitesi 15.000 olacak ama daha 9.000 kişilik Doğanlar Stadı dolmuyor. Gaziemir nerede? Alsancak nerede? Müthiş besteler, şarkılar yazan büyük Altay taraftarı nerede? Altay camia olarak eline geçen bu tarihi anın kıymetini bilmelidir ve kenetlenmelidir. Seneye adının İzmirli Adnan Süvari Sezonu olmasını beklediğimiz Süper Lig’de İzmir’den iki takım bulunması hayaline sahip çıkılmalı.