Tasavvufta inanma ve inanç, doğmak anlamlarına da gelir.

İnanç sıfati, iman ise zatidir. Yani kişinin dış görünüşüne bakarak onun Musevi, İsevi, Müslüman, Budist, Zerdüş vb. olduğunu anlayabilirsiniz; ancak içini, imanını, göremezsiniz.  Ziya paşa “ Çok hacıların haçı çıktı ziri begalde ” diyerek bu durumu çok güzel anlatır.

İman etmek, şüpheye mahal kalmayacak şekilde inanma,”Bu, budur” demektir. Bunun zıddı ise küfürdür ki, o da üstünü örtmek, kapatmak, demektir. Bu örtüş, güneş ışınlarının kaybolması gibidir. Bunların ikisi de lazımdır, tıpkı gece ve gündüz gibi…

Küfürde örtü altına girilmiş, sığınılacak yer kalmamıştır. İmanda ise, sığınılmış her taraf açılmış ve apaçık meydana çıkmıştır. 

İman, dinin tekmillenmesi demek olduğuna göre, İnanan da bilen, bilerek dosdoğru iman eden kimse demektir. Bilmeden inanmak, taklit iman sahibi olmak demektir

İmanın tam olması, kişinin bu ilmi yaşamasıyla mümkündür. Bunun en güzel izahı Nasreddin Hoca, damdan düştüğünde, kendisine “ Nasılsın, neren ağrıyor?” diye soranlara,”İçinizde damdan düşen var mı? Varsa benim halimi ancak; o anlar “ diyerek yapmıştır.

İman ruhların birleşmesi demektir. Bunun anlamıysa, onun içinde yaşamak yahut çekim alanına girmektir.

İnanç veya iman letafet alemine ait bir keyfiyettir. Önce letafet aleminde var olan bir varlığa inanılacaktır ki, o varlık yardım edip insanı selamete çıkartsın. İnanç her dinde vardır. Tevhit de ise bu inanç, Hazret-i Adem’den beri mevcut olan iman bilgisiyle doruğa çıktığı noktadadır.

Allah la mekandır. Kabe’nin O’nun evi diye nitelendirilmesi bir semboldür. O’nun esas evi Mü’min kulunun gönlüdür, ama böyle olabilmesi için o kulun önce kendisini bilmesi şarttır. Kendini bilmeyen insan, içi boş çekirdek gibi olduğu için hiçbir işe yaramaz. Zira içi boş bir insanda gerçek Kabe inşa edilmesi düşünülemez.

İnsan dil ile ikrar, kalp ile tasdik ettiği takdirde iman etmiş olur. Dil ile ikrar edebilmek için önce el tutup söylenenlere inanmak gerekir. Bundan sonra, inanılanların fiilen uygulamaya sokulması ise, kalp ile tasdiktir.

İnsanı yaşatan ve insana güç veren imanıdır, inancıdır. İnsan inançla bugün en bela hastalık kabul edilen kanseri bile yenebilir. Bunun bolca örnekleri vardır, hatta bunu nasıl başardığını kitap yazarak anlatan onlarca da insan vardır.

En büyük doktor inanç ve imandır, çünkü O bizatihi şifadır.

İmana bir de bu yönüyle bak be kardeşim! Kaybın değil kazancın çok olur inancındayım…

Işık ve sevgiyle kalın!