nCOV19 hastalığının ortaya çıkışı ile tüm dünya ülkelerine yayılışı gerçekten bir başka gerçekleşti. Halen devam eden panik ve Corona virüs saplantısı bireylerin üzerindeki etkisini devam ettiriyor.
 
Sosyal paylaşım sitelerini pek takip etmiyorum ama aktarılan odur ki, neredeyse bu yeni ve farklı tablo kendi patokültürünü oluşturmuş durumda.
 
Hekimler, bilim insanları açıklamalarını devam ettirirken, aşı ve tedavi arayışları sürüyor. Ancak ilk öncelikli soru, hastalığın zirve seviyesinin tamamlamasının ardından ne zaman inişe geçeceği.
 
Hekim, hemşire ve tıbbi ekibin bütün unsurlarının hastalığın başlangıcından beri gösterdikleri gayret takdire elbette ki layıktır. Bu konuda verilen mesajın toplumlar tarafından alındığına inanıyorum.
 
Hastalıkla yatıp kalkanların sosyal medya mecrasına kendilerini iyice kaptırması, ister beyaz isterse de mavi yakalı çalışanların evde home office arayışlarına başvurarak evlerini bir tür büro haline getirmesi, AVM’lerin kapanması, esnek çalışma modellerinin denenmesi, eğitimin durması, uzaktan eğitime geçilmesi, turizm faaliyetlerinin sona ermesi ve seyahat özgürlüğünün kısıtlanması, ekonominin yavaş yavaş eriyen bir kitle haline dönüşmesi, sosyal izolasyonun derin etkileri, sokağa sınırlı çıkmanın benimsenmesi veya tamamen sokağın yasaklanması…  Görülen odur ki, bir virüsün verdiği derslere dünya henüz hazır değilmiş. Özgürlüğün ve yaşamın değeri ve anlamı şu sıralar o kadar çok pekişiyor ki.
 
Aramızda 1 metre mesafe olsun, el sıkışmak yok, maske takmalı, eldiven de giyenler var, dezenfektanını yanında taşımalısın. Zaten birbirine yabancılaşmış bir dünyada, bu talepler sosyokültürel mesafeyi iyice araladı. Artık Corona virüs ve onun ortaya çıkardığı bir klinik tablo var. Ve doğal olarak bu kadar büyük bir pandeminin bir patokültür oluşturması  kaçınılmaz. Bu hastalık elbette ki, bir süre sonra gündemden kalkacak. Bir daha ki kış aylarında yine ortaya çıkar mı? Bir korkudur sürüyor tabii ki. Ancak şurası kesin ki, nCOV19’nın oluşturduğu sosyal ve tıbbi tablolar kolay kolay zihinlerden silinmeyecek.
 
Corona patokültürünü iyice kavradıktan sonra, bunun üzerindeki değerlendirmeleri daha rahat yapabileceğiz.
 
Acaba bir Armagedon’un içinde miyiz? Bu da bir başka soru. Ancak neyi yaşadığımızın tanımını yapmak şu an için biraz zor görünüyor. (Farklı konulardaki paylaşımlarımız ve doğru bilgilenme için instagram sitesi “herseyeragmenetik” takip ediniz.)