Çin'den bir süre önce dünyaya yayılan​ ucu açık koranavirüs salgını yayılması yanı sıra ne zaman azalacağı konusunda da sırrını koruyor. Bir diğer deyişle bu hikayenin sonunu kimse bilmiyor.

İlginç olan virüs din, ırk, soy, sop, kadın-erkek, çocuk-yetişkin-genç ayırımı yapmaksızın ölüm saçmaya devam ediyor. Ancak, bir ayrıcalık var virüs adaletsiz ortamları seviyor. Günlük yaşamdan sosyal çevreye, iş hayatından özel hayata her anı virüs etkisi altına almış durumda ve bir süre daha bu etkisini dünyada sürdüreceği düşünülüyor.

Bilim insanları başta olmak üzere birçok kurum salgından korunabilmek ve ölümleri azaltabilmek için birtakım önerilerde bulunuyorlar.

Önerilere uyulabilmesi için toplumun bilinçli olması yeterli. Bireyler bilinçliyse toplum da bilinçli olacaktır. Uyarıların ve önerilerin başında özellikle 65 yaş yaş üstündekilerin sokağa çıkmaması ve yan yana gelinmemesi gibi basit öneriler yer almakta. Bunların yazılı ve görsel basında sürekli işlenmesine karşın saptanan bulgular ve görülen bazı olaylar  toplumun bir bölümünün bunu uygulayacak bilinçten yoksun olduğunu gösteriyor.

Örnek vermek gerekirse yaşlı erkeklerin 'Evde duramıyorum, sıkılıyorum' diyerek kendini sokağa bırakması, evlerde ya da villalarda düzenlenen partiler gibi.

Toplumun önüne konulan önlemler, virüse karşı yapılması gerekenler sonuçta bilime dayanmıyor mu?

Öte yandan kerameti virüs dualarıyla halkı aldatan üfürükçülerde,  Hacı Bektaş Veli'nin dediği gibi  Mekke'de, Kudüs'te değil, yalnızca ve yalnızca bilimde aramalıyız. Çünkü akıl ve bilim yenebilir bu virüsü.

Aşıdan, etkin ilacın bulunmasından öte sosyal adaletin, kindarlık değil kardeşliğin tüm salgınları yenebileeği gerçeği de unutulmamalıdır.