Vaktin zamanında eski Bağdat’ta yerel bir soylunun bir tüccara borcu varmış, epeyce de yüklü miktardaymış. Soylu beklenmedik bir anda bu dünyadan göçmek üzereyken tüccar, durum kötü paramı alamayacağım, diye düşünür. Fakat bir tanrı ona yaptığı bir iyilik karşılığı ruh göçü yapabilme yeteneğini armağan etmiştir. Dünyanın bu bölgesinde o zamanlar bir değil; çok sayıda tanrı vardır. Tüccar, ruhunu ölen soylunun bedenine göndermeyi düşünür, böylece ölüm döşeğinden kalkıp borcunu ödeyebilir. Tüccar güvenli bir yerde bedeninden çıkar, ya da ona öyle gelir ve ölen adamın bedenine girer, ama ölü adamın bedeniyle tahsilat için kısa yoldan bankaya giderken balık pazarından geçmesi gerekir ve mermer tezgahın üzerinde yatan büyük ve ölü bir morina balığı onu görünce gülmeye başlar. Ölü balığın güldüğünü gören ve duyanlar yürüyen ölüde bir sorun olduğunu anlarlar ve içine şeytan girmiş diye üzerine saldırırlar. Ölü soylunun bedeni kısa sürede içinde durulmaz hale gelince tüccarın ruhu o anda ondan ayrılıp kendi bedenine dönmek ister. Ama başkaları onun cansız bedenini bulmuş ve ölü olduğunu sanıp geleneklere göre yakmışlardır. Bedenine kavuşamayan, tahsilatını da yapamayan tüccarın bedeni herhalde hala pazar yerinde dolaşıyordur.

Şansınızı hiçbir zaman fazla zorlamayın.

Işık ve sevgiyle kalın!