Vaktin zamanında Pers ülkesinde birisi pehlivanlıkta birincilik kazanmıştı.
Bu ilimde 366 ağır oyun bilir ve her gün birisiyle güreş tutardı. Birçok öğrencisi vardı. İçlerinden birisini gönlü sevdi, ona 365 oyun öğretti. Geriye kalan bir oyun için öğrencisi: Usta onu da öğretsene dedikçe peki peki deyip geçiştirirdi.
Çocuk bu sanatta ve kuvvette son dereceyi buldu, karşısına kimse çıkamaz, gücüne kimse dayanamazdı.
Nihayet o dereceyi buldu ki bir gün padişahın huzurunda: Ustam büyüğümdür, üzerimde çok hakkı var.  Bu iki noktadan dolayı fazileti haizdir. Benden üstündür. Yoksa kuvvette ondan aşağı değilim, sanatta da ona eşitim dedi.
Çocuğun bu terbiyesizliği padişahın hoşuna gitmedi. “Ustan ile güreşmelisin.” emrini verdi.
Geniş bir er meydanı tayin ettiler, devlet erkanı, saltanat ayanı, meşhur pehlivanlar ve halk oraya toplandılar.
Çocuk meydana bir sarhoş fil gibi geldi. Öyle bir dehşetle geldi ki eğer karşısındaki demir dağ olsaydı, yerinden koparırdı. Ustası anladı ki genç çırak kuvvetçe ondan üstündür; ondan saklamış, ona öğretmemiş olduğu oyun ile ona sarıldı. Çocuk kendisini ustasının elinden bir türlü kurtaramadı; çünkü o sarmadan kurtulmanın çaresini bilmiyordu. Nihayetinde usta onu iki eliyle kaldırdı, başından yukarıya götürdü ve yere sırt üstü vurdu.
Orada mevcut insanlardan bir gürültüdür koptu.
Padişah emretti ustaya bir hil’at giydirdiler, bahşişler verdiler, çocuğu ise azarlayıp kınadılar:
Padişah: Seni yetiştiren ustana vefasızlık ettin. Onu yenmeye kalkıştın; ama başaramadın, dedi. 
Çocuk: Padişahım, Ustam beni zor kuvvet ile yıkmadı, benden esirgemiş olduğu bir oyun ile yıktı, dedi.
Usta, padişahtan izin alarak cevap verdi: Evet, o oyunu böyle bir gün için saklıyordum. Bir atasözü vardır: Dostuna o kadar kuvvet verme ki sana düşman olacak olursa senin oyunun ile seni mağlup edemesin.
Büyüğü ile mücadeleye kalkışan küçük, öyle yere serilir ki bir daha kalkamaz.
Beslediği kimseden cefa gören adamın ne dediğini duymadın mı?
Bencileyin, vefa denilen şey ya esasen bu alemde yoktur, kuru bir adı vardır; yahut bu zamanlarda vefa eden kimse yoktur. Sizden ok atmayı öğrenen bir kimse yoktur ki sonunda size nişan almasın.
Bizden anlatması…
Işık ve sevgiyle kalın!