Virüs salgını nedeniyle eve kapanma durumumuz bitmiş değil.

Kendinize eğer bir uğraş bulamazsanız gerçekten zor bir süreç bu. Evde zorunlu olarak tutulma durumlarında 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi zulmünden kurtulmak için bir evin tavan arasında uzun süre yaşamak zorunda

​bırakılan Musevi ailesinin 14-15 yaşlarındaki kızlarının 'Hatıra Defteri' gelir aklıma.

''Anne Frank'ın Hatıra Defteri' isimli kitabı ilk yayınlandığında okumuş ve tıp öğrencisiyken Ankara Devlet Tiyatrosunda sahneye konulan eseri hayranlıkla seyretmiştim.

Anne Frank rolünü genç ve yetenekli sanatçı Gülgün Kutlu öylesine büyük bir başarıyla oynuyordu ki, her perde kapanışta salonda dinmek bilmeyen alkışlar vardı.

Hatıra Defteri, yazarın yaşı da düşünülürse gerçekten şaşırtıyor insanı. Anne Frank'ın daha o yaşta insanları ve kendini araştırma yeteneği, hayal gücü ne kadar çok gelişmiş. Bu çocuk yaşasaydı büyük bir yazar, romancı olabilirdi.

Defterinin son bölümündeki yazdığı şu cümleler çok düşündürücü.

''Her şeye karşın umutlarıma asılıyorum. Çünkü insanların içindeki iyiliğe inanıyorum. Gökyüzüne baktığım zaman her şeyin değişip iyi olacağı, dünyanın yeniden düzen, rahatlık ve barış içinde yüzeceği inancındayım.' Anne Frank'ın son satırları gibi biz de umutlara mı asılalım?..