Futbolun icat edildiği şehrin Süper denen ama süperlikten uzak Lig’de egemenliği ele alma zamanı geldi. Kirli diyalogların ve lobi faaliyetlerinin artık başarının en büyük anahtarı olduğu her geçen gün geriye giden Türk futbolunu biz İzmir kulüpleri kurtaracağız.

 

2017 yılında geri döndüğü Süper Lig’de inişli çıkışlı bir performans sergilese de 3 sezondur kalıcı olmayı başaran Göztepe bu sezon rakiplerinin maç eksiğiyle birlikte 5. Sırada bulunuyor. Sarı kırmızı efsanenin ardından diğer köklü kulüplerimiz Altay ve Altınordu da en üst lige göz kırpıyor. Özellikle futbolunun sonbaharında inanılmaz işler yapan Marco Paixao önderliğinde oldukça etkili bir kadrosu bulunan Altay’ın son 2 haftada çıkışa geçtiğini görüyoruz. İstikrar sağlanabildiği takdirde ligin en iddialı ekiplerinden biri olacaklar. Altay’ın hücum gücü ciddi anlamda rakipler için tehlikeli. 13 maçta 11 gol atan Paixao bu sene de gol krallığının en büyük adayı. Fakat bu sene Paixao yalnız değil zira kanatlarda Erhan Çelenk ve Leandro Kappel direk 10 gole etki ettiler.

 

Altay’a göre daha mütavazi bir kadroyla mücadele eden Altınordu ise ligin 2. Sırasında bulunuyor. Son 3 maçta 4 puan çıkarabilmelerine rağmen tecrübeli forvetleri Ahmet İlhan önderliğinde bu sene oldukça iştahlı bir şekilde hedeflerine doğru ilerliyorlar.

 

Yanlı Kayalar

Bu 2 güzide kulübümüzün de Süper Lig’e çıkarak kalıcı olmaları İzmir futbolu için İzmirli futbolseverler için oldukça önemli. İzmirli gençlerin babadan gelme üç büyükler taraftarlığı hegemonyasıyla tek başına mücadele eden Göztepe’ye destek olmalılar. Bugün baktığımızda yıllardır bir şekilde çifte taraftar kalmış kararsız gençlerimiz artık şehrinin takımına ve gönül sevdasına yöneliyor. Göztepe’nin yıllarca beklediği ama dünyayı saran salgın nedeniyle tadına doyamadan yine hasret kaldığı, semtin mahallenin tam ortasına yapılan stadı , salgın bittiğinde her maçta yarattığı atmosferle koca bir şehri bir camia olarak bütünleştirmeye devam edecek. Maçtan önce arkadaşlarıyla toplanan gençler, şehrini sevdikleri takımın rengine boyamayı ve gerçek tutkuyu öğreniyor. O aidiyeti ve birlikteliği öğrendikçe, havalimanlarında restoranlarda kulüplerinin oyuncularını canlı gördükçe, bir hafta maça gidip diğer hafta hasret çekmeyi tattıkça aslında yıllardır onlara sormadan dayatılan televizyon taraftarlığını bırakacak yeni yetişen jenerasyona da domino taşı etkisi getirecektir.

 

Türk futbolunun Avrupa seviyelerinden gitgide uzaklaştığı bu talihsiz dönemlerde artık her maç sonrası hakem, VAR, federasyon yakarışları alışkanlık haline geldi. İstanbul kulüplerinin başını çektiği bu ekip her hafta birbirleriyle didişip en çok hangisinin hakkını yendiğini maçtan hemen sonra röportajlarda, maçtan sonraki gün gazetelerde aynı hafta da spor programlarında anlatıp duruyorlar. Aslında bıraksalar hepsi şampiyon olacak ama hep bir engelleme olduğu iddia ediliyor. Oysa ligi en başarılı bitirenlerinin Avrupa kupalarındaki halleri ortadayken resmen üç maymun oynanıyor.

7 senedir istisnasız her maçta Göztepe’ye karşı özel bir kin güttüğü gözlenen Özgür Yankaya geçen hafta Rizespor maçında aldığı skandal kararlarla 90+5’de 2. mağlubiyeti getirdi. Yıllarca yönetim nezdinde kulüp kültürüne ters olduğu için aktif olarak eleştirilmeyen muhakeme yeteneği oldukça sorunlu olduğu aşikar hakem, sonunda sabırları tüketti ve kulübe federasyona bildirmek için rapor hazırlattı. Fakat diğerlerinden farklı olarak çok uzun zamandır olması gereken bu sitem, diğerlerinin örnek alması gerektiği usüldeydi. Başkan Mehmet Sepil’in maç ile ilgili herhangi bir talepleri olmadığını açıkca belirtti. Yani maç sahada kazanılır sahada biter felsefesine çok güzel bir örnekti. Bu itirazın sonunda ne mi oldu? Tabi ki başkan Sepil’e, 2. Başkan Talat Papatya’ya ve oyuncu Alpaslan Öztürk’e ceza verildi. Ek olarak kulübün sosyal medya paylaşımından ötürü de kulübe para cezası verildi.

 

İşte bu bulanık suyun içinde tek başına kalan bir Göztepe var. Altay gibi Karşıyaka gibi Altınordu gibi kulüplere ve camialara ihtiyaç var. Ortak bir ses ve duruş sergilenmeli ve 4.5 milyonluk bu şehirde İstanbul taraftarı azınlık olarak kalmalı dillerden düşmeyen büyükler kavramı yeniden tanımlanmalı.

 

10 yıl evvel 3 büyüklerin saltatanı yıkan Bursapor ile bu ülkeye Avrupa’da ilk yarı final heyecanını tattırmış köklü Göztepe’nin hafta içi oynanan kupa maçı 115.dakikada, 4-4 gibi heyecanlı bir skorla devam ederken, teknik direktörü Türkiye Milli Takımı’nın başındayken kebap restoranlarındaki kavgasıyla haberlere manşet olan, efsane oyuncusunun ise hastanelerde silah sıkarkenki görüntüleri günlerce televizyondan düşmeyen bir takımın maçı başladığı için 19 yaşında pırıl pırıl oynayan gençlerin maçının yayını yarıda kesildi. 2.5 saat boyunca bu maçı takip eden tüm izleyicelere yapılan bu saygısızlık, Beşiktaş’ı deviren lider Alanyaspor’un İzmirli teknik direktörü Çağdaş Atan’a basın toplantısında hiç soru sorulmamasıyla haftanın yüz karartan olaylarıydı. Bursaspor’u başarısından ötürü tebrik eder en kısa sürede hak ettikleri lige geri dönmelerini görmeyi çok isterim. Maçta tam 4 gol atmayı başaran genç oyuncu Batuhan Kör’e ise yetiştiği şehrin futbol ve taraftar kültüründen kopmadan başarılarla dolu bir kariyer dilerim.