Anadolu’nun iklimi, farklı coğrafi bölgeleri, yemek çeşitleri, fauna ve florası tam yıla yayılmış bir turizm bütünlüğüne sahiptir. Buna tarihi, kültürel mirasını da ekleyince; tadına doyum olmaz. Ne kadar tanınır, bilinirseniz bi o kadar ilgi ve merak uyandırırsınız. 

Bilinirlik ve imaj; işte çözülmesi gereken olgularımızın başında yer alırlar. Çevrilen bir Amerikan yapımı "Geceyarısı Ekspresi" filmi hala hafızalardadır. Allah'tan şu günlerde Biontech firması kurucuları, Türkiye doğumlu doktorlarımız var. 

İçeri ve dışarıyla döğüşmeyen, örselemeyen bir politika; sürdürülebilir turizm kaynaklarını yönetmenin en etkin yoludur. Anadolu'da doğmuş, yeşermiş, hayat bulmuş ve de tüm dünyaya değer olmuş; uygarlıklarımızı, düşün ve bilimadamlarını, filozofları, matematikçileri vb tüm zenginliğimizi öne çıkarmalıyız. Noel Baba'nın aslında Patara doğumlu Aziz Nicolas'tan esinlendiğini, 6 Aralık'ta tüm dünyada adına bir kutlama olduğunu, milletin filozoflar diyarı; Thales, Anaksimanes, Anaksimandros'un İyonya okulunu, Dubrovnik şehrinin koruyucusu Aziz Vlaho'nun Sivaslı bir aziz olduğunu anlatmalıyız.

O kadar malzeme var ki bilinirlik oluşturmak için... Bunu besleyecek mutfak çok zengin; Luvilerden, Hititlilere, Kral Midastan, Karun hazinelerine, İstanbulu alıp ortaçağı kapatan Fatih'ten, dünyada emperyalizme karşı sembol olmuş Atatürk'e... Ne demişti Mahatma Gandi, "Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar biz onları Tanrı sanıyorduk."

Devlet eliyle kurulmuş tanıtım ve imaj yapıcı çalışmalar, sivil toplum örgütleri tüm turizm paydaşları, sanatçılar, erasmus öğrencilerini de dahil ederek bu farkındalığı oluşturmada aktif rol oynayabilirler. Ama bunda en büyük pay biz turist rehberlerinindir. Yılda ortalama bin kişiyle tura çıkıp, ülkeyi anlatır, pazarlarız. İmaj oluşturmak da bu meslek grubu başkanlığında yapılmalıdır. Her yıl düzenlenecek dış panel, toplantı, fuar etkinliklerinde harbi diplomaya sahip rehberler olmalıdırlar. Zaten pandemiyle çoğu bu işi zoom üzerinden veya youtoube'dan gönüllü yapmaktadırlar. 

İmaj bilinirliğin pekişmesinde empati yapar. Kötüsü de, iyisi de sizi hafızalara yerleştirir. Ama sürdürülebilir bir turizm hareketinde olumlu imaj makbuldür. İkide bir "Ey nazi Avrupası" diye başlayan hakaret cümleleri, sizi ancak yer bulunamayınca hatırlattırır Akdeniz çanağında...

Kıssadan hisse; bana hangi ülkeden olduğunu söyle, nasıl birisi olduğunuzu söyleyim...