Tarihin en acayip ve uzun tarikatlarından biri olarak kabul edilen ve efsanenin Ömer Hayyam ve Nizamülmülk ‘le birleştirdiği Hasan Sabbah 1090 yıllarına doğru İran’ın kuzeyindeki kartal yuvası olarak da bilinen Alamut Kalesini ele geçirdi. Denizden üç bin metre yükseklikteki kaleden İsmâili inancına muhalif olanlara karşı bir dehşet ve ölüm kampanyası açtı. Nizam, Siyasetname adlı eserinde bunların Sâsâni İran’ının komünistleri olan Mezdekiler’den geldiğini ileri sürer. Mezdekilik gizli bir kardeşlik teşkilatıydı. Çeşitli eriştirme dereceleri vardı. Haçlıların “dağın ihtiyarı” dediği bir de büyük üstatları olurdu. 1271’de Alamut’tan geçen Marco Polo’ya göre kalenin arkasında şahane bir bahçe vardı. Teşkilâta girecek adaylara önce haşhaş içiriliyor, kendilerinden geçtikleri zaman bahçeye taşınıyorlardı. Orada kendine gelen adaya cennette olduğu söyleniyor, birkaç gün şarap ve muhteşem güzellikteki kadınlarla zevk ve sefa sürdükten sonra yine haşhaşlanarak oradan çıkarılıyorlardı. Kendilerine geldikleri zaman, adaydan gaip cennet hakkındaki intibalarını soruyor ve ona, eğer reisine sadakatle itaat ederse ya da onun hizmetinde iken ölürse bir daha hiç çıkmamak üzere oraya gelecekleri telkin ediliyordu. Bu genç adaylara haşhaş içen anlamında Haşşâşin deniyordu. Fransızcadaki katil anlamına gelen “assassin” sözü bu kelimeden çıkmıştır.

Hasan Sabbah, Alamut kalesinde otuz beş yıl hüküm sürdü. Burasını bir cinayet merkezi haline getirdi. Başka kaleleri de ele geçirdi. Haçlılarla savaştı ve bir iddiaya göre Arslan Yürekli Richard’ın emriyle. Conrad de Montferrat’ı da öldürdü.

1256 yılında Hülagü kumandasındaki Moğollar, Alamut kalesini ve başka cinayet yuvalarını ele geçirdiler. O andan itibaren de, bu teşkilatın mensupları, halk düşmanı olarak, görüldükleri yerde öldürüldüler. Ancak teşkilat yine de gizli olarak yaşadı ve zamanla barışsever bir hale geldi. Hindistan, İran, Suriye ve Afrika’da bu tarikata mensup olanlar halen her yıl Ağa Han diye adlandırdıkları reislerine gelirlerinin onda birini verirler. O da hatırlayacağınız üzere dünyada İslam kültürünü başarıyla yorumlayan mimari eserlere üç yılda bir Ağa Han ödülü dağıtır!

Tarih tekerrürden ibarettir derler, şöyle bir düşünün etrafınıza bakının, günümüzde ne kadar çok haşhaşi reisinin olduğu göreceksiniz. Her birimiz birer Hülâgü olmadığımız sürece bunlar mantar gibi üreyeceklerdir. Biline…

Işık ve sevgiyle kalın!