90’ lı yıllar....Zeki Çetin’in Suadiye’deki Pınar Restoranı’ndayız. Özel bir gün kutluyoruz.Şimdi artık içimin yandığı, maalesef hiç bir yerde dinleyemeyeceğimiz 45 dakikalık şahane bir fasıldan sonra sahne aldı.
Mekan küçük. O ev sahibi, biz de evine gelmiş misafirler gibiyiz. Ortam nasıl sıcak, nasıl  samimi, nasıl başdöndürücü...
Yer gök, duvarlar, buram buram müzik kokuyor.
Tarzı öyleydi.
Bizi önce fasılla büyüler, eski klasik eserlerle  sarhoş eder, içkiler  kadehlerden dudaklara yeni yeni geçmeye başlarken gelir ve ruhumuzu teslim alırdı.
O akşam masalar arasında dolaşıp istek şarkılar okurken bizi gördü. İki kişiyiz.
Önümde kırmızı bir gül.
Belli  ki günlerden ‘kırmızı’ bir gün
Anlamlı bir tebessümle yaklaştı:
- Sizin için bu akşam ne söylüyoruz?
. Zaten fırsat kolluyoruz. Gözünün içine bakıyoruz. Hiç beklemeden yanıtladık:
“” Mısırlı İbrahim’in, Seni Sevda Çiçeğim, Tac-ı Serim”
Eski ve ağır bir şarkı.Duyunca hem  şaşırdı hem de sanırım hoşuna gitti. Müzisyenlere dönüp ‘hicaz’ diye replik verdi. Tam şarkıya girecekken durdu:
“ .... ama o şarkı Mısırlı İbrahim’in değil ki?”
Biz de, her nereden öğrenmişsek kibarca ve gülerek ısrar ettik. Böyle büyük musiki üstadının karşısında ukalalık etmek elbette haddimiz değil ama,  o da bir an için tereddüt edince...
Müzik devam ederken o  mikrofonu bıraktı, masamıza oturdu, “ Ben bu eseri Hanende İbrahim Efendi’nin  diye biliyorum” diyerek sohbete başladı.
Kafasına takıldığı ve emin olamadoğı için, sahneye ara verdi ve gülerek içeri gitti.
Şaşırdık. Program kesildi. Dinleyiciler ne olduğunu anlamadı, merakta....
Biraz sonra elinde kalın bir kitapla geri döndü.Orurdu.
Şarkıyı, bestekarı, güftekarı buldu. Emin oldu. Karşılıklı öğrendik, bilgilendik.
....Ve  hemen sonra da benzersiz yorumuyla güzelim şarkıya başladı.
Bu olaydan sonra, ne zaman mekanına gitsek, yıllarca bizi o şarkıyla karşıladı.
Zeki Çetin, yalnızca musiki kültürü geniş, bilgisi derya, yorumu özgün, sesi harika bir müzisyen değil; dinleyicisine saygılı, müzikseverine de sevgili bir kişiydi.
Özellikle  son iki cümleyi anlamayan, özümsemeyen, haddini bilmez müzik soytarılarının kol gezdiği günümüzde,  son ve som altın bir Türk Sanat Müziği üstadının kaybı çok ağırdır.
Müziklerle, şarkılarla ve huzurla uyu sevgili Zeki Çetin