​Diaspora, Fransızcada başka soydan kişilerin zorla ya da kendi istekleriyle bir yerlere dağılması anlamına geliyor.

En çok sığınmacı kabul eden ülke:

Birleşmiş Milletlere göre dört milyona yakın kişiyle Türkiye!..

Türkiye'yi bir milyon yedi yüz binle Kolombiya ve bir milyon dört yüz binle Pakistan izliyormuş.

Bilinen gerçek o ki, bu son her iki ülke de problemli ve geri kalmış ülke özelliğinde.

Suriye iç savaşına ve bataklığına hangi diplomasi gereği dahil olduksa olduktan sonra tama yakını çok cahil, eğitimsiz, kendi rejimine, kendi ülkesine karşı çıkan Suriyeli Arap Müslüman ülkemize giriş yaptı.

Suriye devlet başkanı Esad da bu sorunlu kesimden bir şekilde kurtulmuş oldu.

Gelenlerin beş yüz binden fazlası İstanbul'da yaşıyor.

Sınırlarımız yol geçem hanı haline geldiğinden olsa gerek yalnız Suriyeliler değil, Pakistanlısı, Afganlısı ve İranlısı da hiçbir zorluk yaşamadan giriş yapabiliyor. 

Kendi toplumunun yaşamını, gelenek ve göreneğini, eğitimini bozmama adına aydın, demokratik, gelişmiş hiçbir ülke bu denli göçe, girişe asla izin vermiyor. Vermez de.

Komşumuz Yunanistan bile sığınmacıları engellemek için her türlü önlemi almaktan çekinmiyor, kararlılıkla direniyor.

Bize gelince;

Batılı ülkeler acaba hangi koşullarda ne kadar para verdiler ki, bu sığınmacılara sonuna kadar kapımızı açtık ve açmaya da devam ediyoruz.

Yıllarca kalitesiz işlerde çalıştırmak amacıyla sömürgeci oldukları ülkelerden mülteci gelişine göz yuman batılılar bunun önemli zorluklarını yaşadıklarından çok dikkatli davranıyorlar şimdi.

Bizdeki Arap Suriyeliler ülkemizin her köşesine dağılmış durumda. 

Özellikle güneydoğu Anadolu'da Gaziantep ve bazı ilçelerinde sayıları neredeyse yerel halkı aşmış.

Ayrıca bu bölgede Arap diasporasının 'Aile Ahlakının Çöküşüne' yoğun biçimde katkılı olduğunu söylemek de mümkün. 

Çağın gerisinde yaşamış, cahil bir topluluğu kendi içine  monte etmeye kalkmanın büyük sorumluğunu ancak ülkeyi yöneten dirayetli ve deneyimli siyasetçiler anlayabilir.

Özellikle doğum makinası olan Arap Suriye diasporasının hırsız ve uğursuz bir kuşağı ileride oluşturmasına şaşırmamak gerekir.

Bu kirli kuşak da toplumsal bozulmayı ve çökmeyi kolaylaştırabilir.

Demokrasiye inanmış ülkeler bu sakıncaların da farkında olduğundan yabancı göçlerine ya izin vermiyor ya da çok ağır koşullarla karşı çıkıyor.

Sonuçta batılı ülkeler ulusalcılığın, milliyetçiliğin, yurt bütünlüğünün, ahlakın bozulmaması adına  diasporyaya ya çok sınırlı izin veriyor ya da kesin yasak getiriyor.

Dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden 'Ipsos' mülteci kabul eden 28 ülkede yaptığı araştırmada Türkiye'de halkın %75'i sınırların kapatılmasını, %60'ı da bunlar için yapılan harcamaların azaltılmasını istiyor.

Kendi ülkemizde çöp toplama alanlarından gıda arayan sayıları hiç de az olmayan insanımız varken, Pandemi yediden yetmişe insanların bir bölümünü zora sokmuşken,

Niçin biz Suriye Arap mültecileri geri göndermek yerine beslemeye devam ediyoruz acaba?