​Amerika Birleşik Devletlerde 'Tanrı Tekrar Kimi Göndersin?' başlığı altında yapılan bir ankette ulu önder Mustafa Kemal Atatürk açık farkla birinci sırada yer almıştı.

Yaklaşık 200 bin kişinin oy kullandığı bu ankette Atatürk %90 oy alırken ardından gelen Albert Einstein' oyu %4'lerdeydi.

Ezici bir üstünlükle Atatürk'ün birinci olması aslında onu anlayamayan, akıl ve fikir yoksunlukları nedeniyle yosun tutmuş beyinlere çok önemli bir mesajdı o zaman da.

Milli Mücadele döneminde 1919'dan 1924'e kadar beş yıl Mustafa Kemal Atatürk'ü bir an bile yalnız bırakmayarak hizmetinde bulunan, Kurtuluş Savaşını onunla birlikte yaşayan Alı Çavuş (Ali Metin) bir gün yakınlarına şunları söylüyor.

''Bence O, Allah'ın Türkiye'ye armağan ettiği ilahi kudretti. Bu kudreti onunla yatıp onunla kalkmayanlar ve ona yakın olmayanlar anlayamaz. Bu gün gaflet ve delalet içinde olanlara, O'na kafir, dinsiz ve deccal diyenlere acıyorum. Onların cezasını Allah mutlaka verecektir...''

Ülkemizi bir kaç yıl önce ziyaret eden Ürdün Kralı Abdullah'ın ilk durağı 'Anıtkabir' olmuştu. Televizyonlarda görüldüğü ve gazetelerde resimlendiği gibi Atatürk'ün mozelesine çelenk bırakan kral saygı duruşu sırasında yanaklarına inen göz yaşlarına hakim olamamıştı.

Ertesi gün bir şekilde hep beslendikleri için ayakta kalan yandaş ve candaş satılmış medya kralın nezle olduğu için gözlerinin yaşardığı (!) şeklinde tam da onlara yakışan(!) gülünç bir yorum yapmıştı.

Aynı din ve inançları paylaştığımız bir ülkenin eğitimli kralı tarihteki kurtarıcılar konusunda o denli deneyimli, bilgili ve donanımlı ki büyük bir içtenlik, sevgi ve saygıyla gözyaşlarını engellemeye gerek görmemişti.

Kendisi kral da olsa 'Önce bir insan' olduğunu ders verircesine ne güzel kanıtlamıştı.

Yine geçtiğimiz yıllarda başkente gelen ABD dışişleri bakanı John Kerry'in ilk ziyaret ettiği yer 'Anıtkabir' oldu. Bakan saygı duruşu sırasında sağ elini kalbinin üzerinde tutarak verdiği mesaj gündemin önemli bir parçasını oluşturmuş ve uzun uzun konuşulmuştu.

Dil, din ve inançları farklı ülkelerden gelen gerçek devlet adamları ve önemli görevlerde olanlar bile vefa, saygı, değerbilirlik ve saygı konusunda ortak bir noktada birleşiyor, bunu içtenlikle sergiliyorlar.

Bu özel duyguları taşımayan, kinini sergileyen bizdekilere gelince ölümle bir gün mutlaka karşılaşacak ve toprağa girdikleri an Tanrı'nın sorgu katında kendilerini bulacaklardır.

Mustafa Kemal Atatürk gibi dahilerin yeryüzüne bir daha gelmesine 'Yüce Güç' karar veriyor ancak.

Ulusal bayramlarımızın en büyüklerinden biri olan '30 Ağustos Zafer Bayramımız' şimdiden kutlu olsun.

Özgür, hak ve hukukun gerçek olduğu demokratik bir ortamda sonsuza kadar kutlanması dileğiyle...