İzmir’de “milli” bir kütüphane kurma fikri İkinci Meşrutiyet dönemine ve İttihatçılara aittir. Bu da aslında tesadüf değildir. Milliyetçilik fikri ve ulus devlet kurma çabası, beraberinde milli kültür ve tarihe sahip çıkmayı gerektirmektedir. Bunun yolu da yayınlanmış bütün kitapları, nadir eserleri, el yazmalarını ve süreli yayınları sistematik olarak toplamaktan ve kullanıma açmaktan geçmektedir. 

Mevcut kütüphane ve yanındaki sinema binasının (şimdiki Devlet Opera ve Bale Sahnesi) yapımı Birinci Dünya Savaşı’nın güç koşullarında başladı. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali ve işbirlikçi Hürriyet ve İtilaf iktidarı, İttihatçı oldukları gerekçesiyle kütüphane yönetimine el koydu. Bu sırada binanın inşaatı sürmekteydi. 6 Temmuz 1912’de açılan İzmir Milli Kütüphane’nin yeni binası 31 Ekim 1933 tarihinde tamamlanarak resmen açıldı. Kütüphane, Cumhuriyetin 10. Yılında bugünkü binasına kavuşmuş oldu. Kütüphane, İzmir Milli Kütüphane Vakfı tarafından yönetiliyor. İhtiyaçları ve personelinin maaşları, vakfa ait kira gelirleriyle karşılanmaya çalışıyor.

Dün Kemeraltı’nda dolaşırken İzmir Milli Kütüphane’nin yanından geçtim. Etrafı tel örgülerle çevrilmişti yaklaşmayın uyarısıyla birlikte… Kafamı kaldırıp binaya baktım. Etrafında biraz dolaştım. Gerçekten bina dökülüyor. Türkiye’nin üçüncü büyük kütüphanesi… “Milli” adını taşıyan iki kütüphanemizden biri… Ankara Milli Kütüphaneden bile on yıllar önce kurulmuş.

Benim İzmir Milli Kütüphane’nin müdavimi haline gelişimin başlangıç tarihi 1987. Üniversite ikinci sınıfta iken, bir Tarih bölümü öğrencisi olarak kapısından girdim. Ziya Somar’ın “İzmir’in en mutena (seçkin) insan köşesi” dediği mekan… Ben ve birçok arkadaşım akademik kariyerimizi İzmir Milli Kütüphaneye borçluyuz. Olmasaydı, olmazdık. Ona borcumuzu ödemek zorundayız. İzmir Milli Kütüphane böyle kalmamalı…

Mevcut bina yüzbinlerce kitabı kaldıramıyor. Bu nedenle de kütüphanedeki gazeteler, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ahmet Piriştina Kent Arşivi (APİKAM) içerisinde tahsis edilen ayrı bir yere taşındı. Bu haliyle kütüphane ikiye bölünmüş durumda. Ancak bu geçici çözüm de sorunu çözmüyor. İzmir gibi Türkiye’nin üçüncü büyük şehri, ülkenin ilk milli kütüphanesinin olduğu yerde, köklü bir çözüme ihtiyaç var. Sayısı hızla artan üniversitelerin olduğu şehirde yeni bir kütüphane binası zorunluluk. Bunu İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Milli Kütüphane Vakfı birlikte çözmeli… Benim önerim Fuar alanı içerisine İzmir’e yakışır bir kütüphane kompleksi yapılması. Pekala ki TÜYAP Kitap Fuarının düzenlediği bölgeye büyük ve çağdaş bina yapılabilir ve İzmir Milli Kütüphanenin kullanımına verilebilir. Konak’taki ana bina müze haline getirilir. Buna devlet de destek sağlasa, bir protokol imzalansa ne güzel olur. Bu yazımın bir çağrı olmasını diliyorum. Yoksa İzmir Milli Kütüphane’nin yıkıntılarının altında hepimiz kalırız, tarihe de hesap veremeyiz.