İnsanların sevgi, huzur ve düzeni arar olduğu bir ortamda yaşıyoruz. Daha önceleri bunlar günlük yaşamımızda yer alan unsurlardı. Şimdi ise, mumla arasak da bulamıyoruz.

 

Sokakta, markette ve her yerde birbirine güzel bir bakışı, tavrı ve sözcüğü çok gören insanlar var ortalıkta. Bu sevgisizlik, seviyesizlik ve hırçınlık niye? Neye güveniyoruz? Herkes, hepimiz bir gün her şeyi bırakıp gitmeyecek miyiz?

 

Toplumda ahlak kurallarını delen bu tür örnek ve davranışlar olunca eğitimleri, alt yapıları ve ilkeleri olmayan bireyler kolaylıkla bu olumsuz örnekleri aynen kopyalayabiliyorlar. Ve sonuçta çözülmelerin, etik dışı davranışların önü alınmaz bir durum ortaya çıkıyor.

 

Yıllar önce bir hekim arkadaşımla birlikte soruşturmacı olarak bir dosyayı incelerken,  ahlaklı insanların önemi ile ilgili şu örneği anlatmıştı arkadaşım.

 

Bir Japon yönetici uluslararası toplantıda işe aldıkları kişilerde bilgi ve beceriye çok önem vermediklerini, önce ahlaklı olunması gerektiğini ifade ettikten sonra şunları eklemiş:

 

''Biz bilgi ve beceriden önce o kişideki ahlak standartlarını anlamaya çalışıyoruz. Bizim elimizde bilgi-beceriyi kazandıracak çok etkin programlarımız var zaten.''

 

Bilgi ve beceri her zaman kazanılır ancak ahlak asla!..

 

Bizim ülkede işe almalarda hangi ölçütlerin kullanıldığından söz etmeye gerek yok. Çünkü o ölçütler, kriterler gayet iyi biliniyor...

 

Bir toplumda etik değerlerin yozlaştırılması insanlardan çok şey alıp götürür bizde olduğu gibi.