Ünlü 68 kuşağının son temsilcileri. Hani şu + 65 ler…
Bu kuşak bilge kuşak.
Bilmem kaç tane cumhurbaşkanı gördüler, bir de şu kadar ihtilal…‘İzm’lerin bütün zamanları… Dünya savaşları ve liranın kim bilir kaçıncı sıfırları?
Tutumluydular, onurluydular. Çok daha mutluydular!
Ama; eğri oturup da baktığımda: ‘’Bir zamanlar… O zamanlar… Biz neydik…’’ söylemlerine takılmışlık var sanki. Geçmişimiz güzeldi, unutulmazdı ve benzersizdi gerçekten. Yaşadım o yılları.
‘İYİ Kİ ‘’ lerim hazinemdir. Şimdi ise bir itirafım var:
‘KİM İSTEMEZDİ Kİ ?
Kim istemezdi; 7-8 yıl ev telefonu sırası beklemek yerine, telefonunu cebinde taşımayı, acil bir durumda her yere anında koşabilmeyi?
Kapı kapı dolaşmadan, onlarca kitap karıştırmadan, tek bir ‘tık’ ile bilgiye ulaşmayı?
İki kırıntı kelime öğrenebilmek için, mektup arkadaşı aramak yerine; türlü çeşitli dil okullarında okumayı?
Her gün kazanlar kaynatmadan; ‘kulan at’ bebek bezleriyle çocuk büyütmeyi ?
Kurnalı, soğuk, taşıma su’lu banyolar yerine, şırıl şırıl akan suyun altında sıcacık banyolarda yıkanmayı?
Çamaşırları bulaşıkları, şipşak bir makinaya dizip hayatı kolaylaştırmayı?
Arada bir de olsa, dedenin köyü yerine, 5 yıldızlı tatil köyüne gitmeyi,
Akraba ziyaretlerinden kaçıp, bayramda seyranda ver elini Avrupa diyebilmeyi?
Gittiğinde, dünyanın her köşesini kendi görüntünle sevdiklerine gösterebilmeyi?
O da olmadı; binbir kanallı televizyon ile dünyayı ayağına getirmeyi?
Kim istemezdi, günlerce, haftalarca, mektup yolu gözlemek yerine, anında sevdiğinin haberini almayı, fotoğrafına sarılmayı, sevgi dolu bir sözcükle uyumayı, güne aydınlık bir mesaj sesiyle uyanmayı,
…kısacası hiçbir şeye hasret kalmadan yaşamayı;
Kim istemezdi?
Ben günümüz gençlerini yargılayamam, sorgulayamam, kızamam o nedenle…