Haydi buradan buyurun.
 
Dünyada İlk! Sadece Bizde! Başkasında Yok! Koş vatandaş sen de gör! …feryatları ile duyurulan MÜZE ÜSTÜ OTEL .
 
Bize yakıştı.
 
Pilav üstü kuru fasulye gibi.
 
Elbette dünyada TEK olur. Böylesi bir sivri zekalılığı Türk’den başkası akıl edemez.
 
***
 
2500 yıllık Roma kalıntıları üzerine inşası yapılan Antakya’daki MÜZE OTEL’den söz ediyorum.
 
Ama önce sunu belirteyim ki, her yapılan yeniliğe dudak kıvıran, her ilginçliğe çamur atan biri değilim. Hele bilmeden etmeden konuşanlardan hiç olmadım. Bu kez hem yazar, hem mimar gözü ile yazıyorum. Hatta öyle bir anlatım yapacağım ki, mimari yoruma bile kalmadan siz kendiniz kendi kararınız vereceksiniz.
 
- Otelin Proje Müdürü’nün gazetelerde yer alan açıklamalarına göre;
 
“Arsa 3. derece SİT alanıydı. 2009’da SİT kurallarına uyarak otel projemizi başlattık. 2010 yılında, başta büyük mozaikler olmak üzere eserler ortaya çıkmaya başladı.’’
 
- Neden inşaat durdurulmadı?
 
‘’Biz, arkeolojik kalıntının olmadığı 66 noktada kuyu açtık. (?)’’
 
- Kalıntının olmadığı noktalar tespit edildiyse nasıl oluyor da;
 
Otelin zemininde boydan boya mozaikler bulunuyor? (Otelin zemini camdan, yani şeffaf. Oturduğunuz yerden mozaikleri izliyorsunuz) Bu zeminde 200 metrekarelik mozaik, 3500 metrekarelik tarihi mermer alanı ve 850
 
metrekarelik tek parça mozaik olduğu beyanlarında yer alıyor. Bunun dışında başkaca kalıntının olmadığı hiç akla uygun gelmiyor.
 
‘’Otel inşaatında tarihi mozaiklerin bulunmasıyla mimari yapı tümüyle değiştirilmiştir.’’
 
Demek ki, açılan kuyuların bir yararı olmamış. İnşaat, tarihi buluntular üzerine devam etmiş! Üstelik de daha önce doğru dürüst bir zemin araştırması, arazi etüdü yapılmadan bir proje çizilmiş ki, tarihi doku ortaya çıkınca herkese sürpriz olmuş, projeyi değiştirmek zorunda kalmışlar!
 
‘’Oteli adı önce ‘Hilton Antakya Museum’ du. Otelin Hilton ile birlikteliği başlamadan bitti. Sonra adı ‘The Museum Hotel Antakya’ oldu.’’
 
Hilton bu projeden neden hızla çekilmiş? Adamlar fizibiliteyi adam gibi yapmış, tarihi resmi görmüş, riskli bir yatırıma ortak olmak istememiş olabilirler. Normal şartlarda eli vicdanında, hangi inşaatçı gelse, buradaki 2500 yıllık tarihi görüp kazmayı bırakırdı.
 
Araştıracak bir konumum olabilseydi keşke.
 
‘’Otel sahibi Asaf Afsuroğlu’nun bizzat kendi demeci: Hatay'ın her yeri tarih. Buradan bu kadar büyüleyici tarihi buluntular çıkacağını tahmin etmiyorduk.’’
 
O halde… Neden devamına izin verildi? Kim izin verdi? Diğer buluntular çıkarılırken başında kim durdu? Kim kontrol etti? Hangi merci sorumluluk aldı? Konuşmaktan korkmayan arkeologlar ne der? Bölgeden çıkan diğer parçalar nelerdir? Ne zaman kime teslim edildi?
 
Ben bilmiyorum. Safiyane soruyorum.
 
Burası tarih açısından dünyanın en zengin toprakları. Böyle değerli bir yerin ‘’arkeolojil kazı alanı’’ ilan edilip, otel yapmak yerine, yıllarca arkeolojik çalışmaya açılması beklenmez miydi?
 
Otel yapacak yer mi kalmadı Allahaşkına? Tamamen ticari amaca kurban verdiğimiz; 2500 yıllık çocuklarımızın mirasına bir kişinin sahip çıkması yüreğimi acıtıyor.
 
Deniyor ki:
 
‘’Otelin girişinde bulunan bu alan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiştir. Otelin hizmete açılmasıyla birlikte isteyen herkes belirli bir ücret karşılığında burayı gezebilecektir.’’
 
Ne anladım?