Son yıllarda bu güzergah özellikle Çipras'ın seçilmesiyle Makedonya'nın ,Kuzey Makedonya olarak kabul edilmesi sonucu oldukça hareketli hale gelmiştir. Selanik'ten çıkıldıktan sonra Evzoni sınır kapısından giriş yapılır. Ufak bir ihtiyaç molası ve gümrüksüz alışveriş imkanı sonrası Vardar Irmağı ve ovası istikametinde Üsküp'e revan olunur.
 
Çok güzel şaraplık üzüm bağları yol boyunca eşlik eder. Bunlardan biri ve en önemlilerinden olan Tikveşli markası ülkenin KARA ŞARAPLARINA adeta damgasını vurmuştur. Balkanlarda genellikle kırmızı yerine kara şarap denmektedir .Selanik-Üsküp 230 km civarında, sınır geçişi hariç 3 saat civarındadır. Osmanlıda önemli bir güzergah üzerinde olan Üsküp'ü ;eski ve yeni diye ikiye ayırabiliriz. Irmağın bir yakası Osmanlı dönemini yansıtırken,diğer yakası Yugoslavya'dan ayrılan yeni Makedonya'yı simgelemesi istenerek adeta heykel istilasına uğratılmıştır.Eylül 1991 de bağımsızlığını ilan eden ülke,endüstriyel olarak çok geri kalmış,tarım,hayvancılık,orman ürünleri,bağcılık gibi kaynaklara sahiptir.Üsküp kalesine çıkılarak buluşma yeri tespit edildikten sonra;Osmanlı mahallesinden ,Arnavut kaldırımlı sokaklarından, Davut Paşa hamamından, ana meydana doğru yürünerek meşhur Taşköprü'den, yeni Üsküp'e geçilir .Meydanın; doğu ve batı yakalarında şehri adeta himayesindeyim gibi gösteren Makedon İmparatorluğunun kurucusu 2.Filip ve oğlu Büyük İskender'in devasa heykelleri yer alır. Önemli Makedon din adamları,kahramanları heykellerle süslerler ülkenin milliyetçi damarını...2.Filip Makedon'dur. Ama oğlu İskender , annesinin Yunan olmasından dolayı Yunan olarak atfedilir. Bilin bakalım kimlerce? Tabiki Yunanlılarca.Onun için Makedonya Yunanistan'da bir bölgenin adı olarak, başka bir ülkeye verilemez, kabul dahi edilemez.Derken Çipras bunun başına Kuzey ekleyerek bu sorunu karşılıklı çözmüştür. İşte bu heykeller için harcanan milyon dolarlar hala halk arasında yenilen rüşvetlere eşdeğer olarak konuşulur.Eğer Selanik'ten Öğleden sonra çıkıldıysa konaklama Üsküp’te yapılır.Akşam böylece, şehri doyasıya gezme şansına haiz olursunuz. Burada Türk Çarşısı'nda mutlaka Balkan köftesi tadıp, Makedon dondurması yenilmelidir. Zira Makedonlar, Balkanların en ünlü ve gusto dondurmacılarıdır.
 
Ertesi gün Matka kanyonuna kahvaltı sonrası çıkılır. Matka kanyonu, adeta doğa harikası bir su ve flora cennetidir ..Sabah 45 dakikalık bir yürüyüş ve temiz havayla ciğerler açılır,güzel anlar ve doğa fotoğraflanarak kahve molası sonrası harika bir doğa eşliğinde istikamet Kalkandelen'dir. Altyapısı zayıf ülkenin, otoyolları gelişim aşamasındadır. Kalkandelen ilginç bir karışımın buluşma merkezidir. Osmanlı döneminde Karaman ve yöresinden gönderilen Türk ailelerinin dışında, müslüman Arnavutların da yoğunlukta olduğu yerdir. 15 yy Ala Cami, hayatınızda ender göreceğiniz bir başyapıttır. Kendinizi Osmanlı tipik kent mahallelerinin birinde Harabati Bektaşi tekkesini gezerken bulursunuz. Bektaşilik Balkanların en önemli dini ve sosyal felsefi öğretisi olarak karşınıza çıkar. Bu güzel kentten ayrılıp günün en güzel coğrafyasına Ohrid'e doğru hareket edilir. Yolda meşhur bir pişi, Makedon böreği ayran veya yoğurt veya peynir eşliğinde açlığınızı bastırır ve karbonhidrat ihtiyacınızı karşılar. 
 
Bal kaymak filmiyle, adeta Türklerin sevgilisi olmuş; Osmanlı cami ,kilise yapılarının da yer aldığı adeta Safranbolu'nun minyatürüdür ayakta kalanıyla OHRİD... Gölde tekne gezisi olmazsa olmazıdır. İncileri adeta dillerde olan Ohrid'ten mutlaka inci alınmalıdır. Akşam Makedon gecesinde yöresel kıyafet ve folklor gösterisini de izleyebilirsiniz. Geceleme Ohrid'te olur ve akşam eşiniz veya sevgilinizle beyaz şarap eşliğinde göl kenarında balık yemelisiniz derim...
Haftaya Makedonya-Arnavutluk izlenimleri ve Aziz Neum,Tiran ve İşkodra yazmak istiyorum. Tüm okuyucularımıza ve sevenlerine mutlu,sağlıklı bir  2021 dileklerimle..
Sağlıcakla kalın. 
 
Yücel Taşyürek
Profesyonel Turist Rehberi