Bilim ve akıl birlikte bir şeyler üretirken insanın en değerli sınama ve başvuru yeri olan vicdanına da danışması çok önemlidir. Vicdan gerçek olandan uzak durmaz, aksine gerçeğin aranması ve bulunması için teşvik edicidir. Çağlar boyunca sadece akıl ile hareket ederek bilimi buna uygun hale getirmek insanlığa pek fazla bir şey kazandırmamıştır. Aklın ortaya koyduğunu onaylamayan bir vicdani süreç varsa bilimin etkinliği de kesintiye uğramaya başlamış olur. Tarihin de diğer bilimsel alanların da ortak niyeti ve amacı bu noktada kesişmelidir. Akıl nesnel olabilen kararlara doğru bizleri sürüklerken vicdan ise bu kararların insanlık üzerindeki uzak etkilerini görmeye çalışır. Bunun içindir ki, bilim insanına çok önemli sorumluluklar düşmektedir. O ki, eğer doğru ve geçerli bir hipotez oluşturmak veya ona ulaşmak istiyorsa bunu göz ardı etmemelidir.