“Seçkin bir okul matematik yüksek eğitimi için özel bir sınav açar, sınava katılan matematikçilerin önüne ters çevrilmiş sınav kağıtları bırakılır. Sınav başlayınca herkes kağıtları çevirir. Birkaç saniye sonra da birbirlerine bakarlar. Soru yıllardır çözülemeyen bir sorudur. Tüm matematikçiler çaresiz boş kağıtları teslim eder. Bir hafta sonra sınav sonucu açıklanır, içlerinden biri kazanmıştır. Herkes şaşırır, kazanan daha çok şaşırır; çünkü o da boş kağıt vermiştir. Dayanamaz, bölüm başkanının odasına girer ve durumu anlatır. Matematik profesörü gülümser ve ‘Doğrudur, sizin de kağıdınız boştu ama siz kağıdını en son veren kişiydiniz. Biz vazgeçmeyen birini arıyorduk ve bulduk,aramıza hoş geldiniz.’ der.

Bilinmeyeni bilmek için önce bilineni bilmek gerekir. Bilginin sınırlarına geldiğinizde yeni şeyler ortaya çıkacaktır. Bu yüzden kıymetli, zor olduğu için zor bulunduğu için kıymetlidir. Siz elinizden geleni sonuna kadar yaparsanız, eksik olan parça kendini tamamlar. Doğanın böyle güzel bir zekâsı var! Yeter ki siz gerçeği aramaya odaklanın.”

Güneşi bilmeyen, ay ışığını gerçek sanır.

Arayın, bulacaksınız.

İsteyin, gerçekleştireceksiniz.

Sayılı günler kaldı. Biraz sabredin. Sabrederseniz size bu dünyada, şu yaşamı zindan eden yöneticileri ve yönetimleri demokratik şekilde oylarınızla değiştirebilirsiniz!

Işık ve sevgiyle kalın…