İki buçuk yaşındaki Yörük bir kız çocuğunun korkunç ölümü ülkedeki en yaygın ahlak çöküşünü, kötülüğü, toplumsal ve sosyolojik rezaleti ortaya koydu.

Onun minicik cansız bedeninin tecavüze uğramış olması pedofili kurbanı olduğunu gösteriyordu. Ensest bir ilişkiden doğmuş olması ise minicik çocuğu aynı zamanda ensest-pedofili kurbanı saymaktaydı.

Asıl büyük rezalet ve kötülük ise;

Böylesi bir ailenin çocuğun ölümünden çok ilişkinin ortaya çıkmasından ve ortaya dökülmesinden utanmadan, arlanmadan rahatsız olmasıydı!.. 

Bu nasıl bir aile yapısıydı acaba?

Bunlarınki nasıl bir insanlıktı?

Bir ülkede ''Din ve Ahlaktan Ben Sorumluyum!'' diyen ve çok büyük bir bütçeyi yutan Diyanet İşlerindeki görevliler camilerde, konuşmalarında neden din eğitimi yanı sıra;

İyi ahlak,

İyi aile eğitimi vermeyi,

Ahlak dışı aile hayatını düzeltmeyi gündemlerine almıyorlar?

Diyanet işleri din ve ahlak deyince yalnızca namaz, oruç, umre, haç, kadına kapanma durumlarını ön planda tutup 'Dinin Ahlak Yönünü' görmezden mi geliyor?

Osmanlı'da çok yaygın olan' sübyancılık rezaletinin' bugün ağır olan cezası nedeniyle sayısı acaba azaldı mı derseniz.

Hayır, tam aksine 3-4 kat artmış durumda.

Diyanet sübyancılığa haram demediği gibi verdiği akıl almaz fetvalarla bu rezaleti özendiriyor.

Ülkede inançlarla birlikte toplumsal ahlak da yozlaştığı için böylesi bir diyanetten kurtulamadığımız sürece;

Cinsel şiddet,

Kadına, çocuğa,

Hatta hayvana tecavüzler son bulmayacaktır.

Kızlar için 9, erkekler için 12 yaşı buluğ sayıp bu yaştaki evlenmeleri geçerli sayan bir diyanet söz konusu şimdilerde.

Aydınlığın önünü kapatan tarikatlar ve siyasal İslamcı çağdışı dernekler bazı belediyeleri hortumlamakla kalmamış halkın yoksulluğa mahkum edilmesine de neden olmuştur.

Yobazlar Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığında 40 yıl önce neredeyseler, 

Bugün de o noktadalar.

Siyasal İslam'ın dünya ölçeğinde fiyaskoyla sonuçlandığını önemsemeden akıllarınca ülkeyi ortaçağ karanlığına sürüklemek istiyorlar.

Tarikat yurtlarıyla ilgili yaşanan korkunç bir haber görsel ve yazılı basına tüm ayrıntılarıyla yansıdı. İzinsiz faaliyet gösteren dinci bir derneğin yurdunda kalan öğrencinin başı oradaki görevli ahçı tarafından kesilip gövdesi üzerine bırakıldı...

Vahşet ki ne vahşet!..

Olayın asıl düşündürücü yönüyse;

Kahramanmaraş'da bir okulda din ve ahlak hocası olan babanın büyük acısını dile getireceğine tarikat yurdunu adeta savunur olmasıydı.

Babanın davranışında bir akıl unsuru söz konusu olmadığından bu duruma 'Akıl Tutulması' bile denemez.