Ölmeden önce görmek istediklerimin listesinde Hindistan hiç yoktu. 
Hayalim, Güney Amerika idi. Arjantin sokaklarında, bir Latin ile sabaha kadar salsa ve çaça yapmak istiyordum ben...
Hiç  hesapta yokken, bir Hint düğününe davet edildim. Rota şaştı!
Şöyle ki:
Çok yıllardır bağımın hiç kopmadığı, yanlarında tahsil yaptığım, Amerikalı ailemin kızı, Jaipur'da zengin bir Hintli ile evleniyordu. 
Sarayda bir Hint düğünü! Kaçmazdı tabii. 
İki taraf da sanırım kesenin ağzını açmışlar, binbir gece masalları gibi olacağını sandığım bu düğün için Amerika'dan bir dolu eş dost akraba yollara düşmüş. Ben de daveti alınca ikiletmedim. 
Zaman geçtikçe bu seyahat beni cezbetmeye başladı.
Neden mi?
Mekke'de hacı olmaktansa, Hint diyarında GURU olmak daha avantajlı olabilir diye düşündüm. Sevgili  Cem Yılmaz, Hindistan'daki bu bilgeler için GURU GÜRÜLTÜ demişti ama ben aydınlanmış ve arınmış olarak dönebilirim. 
Velhasıl,
Bindim bir alamete, gidiyorum kıyamete. 
Siz de isterseniz yazılarımın peşine  düşebilirsiniz.
……
Merak etmeyin. Bu yazılarımda HİNT tarihine sardıracak değilim. 
Hindistan'ı, isteyen istediği kadar Google'dan, ya da seyyahlardan öğrenebilir.
Benim yazılarım biraz daha farklı bilgiler içersin. 
Arada da tuhafımsı bilgiler gelecek:
Mesela buradaki hayvanlar bizimkilere benzemiyor. İnanın doğru.